Tatarların Osmanlılardan çekinmesinin bir göstergesidir. Ertuğrul Bey’in 1281 yılında vefatı ile birlikte yerine Osman Bey geçmiştir.

Osman Bey’in başa gelmesinden birkaç yıl sonra “Gaza”nın önemli bir faaliyet haline geldiği görülür. Nitekim Ertuğrul ve Dündar’ın barışçılığına rağmen Osman’ın serkeşliği sakin göçebeleri saldırganlaştırmıştır. Akınlara giderken yerine Dündar (Tündar) Bey’i bırakması ve Dündar Bey’in ölümü ile ilgili rivayet bu durumu desteklemektedir.

Bilecik’in fethi hadisesinden kısa süre önce Köprühisar teküru ile Bilecik teküru arasındaki anlaşmazlıkta, Bilecik teküru Osman Bey’in yardımını istemiş ve nihayetinde Osman Bey’in yardımı ile Bilecik teküru bu tehlikeyi bertaraf edebilmiştir.

Diğer taraftan tekürun elini öptürmesinden rahatsız olan Osman Bey’in Bilecik’e saldırma isteğine muhalefet eden ve barışın devamından yana olan Dündar Bey, bu tartışma esnasında yeğeni Osman Bey tarafından öldürülmüştür.

Osman Bey’in bağımsızlaştıktan sonraki etkinliklerinde ilk önemli aşama, aynı yıl içinde Bilecik, Yarhisar, İnegöl ve Yenişehir’in ele geçirilmesidir. Osmanlıların ilk yurdu olan Söğüt’ün kuzey ve kuzeybatıya açık olması bu fetihleri anlamlı kılmaktadır.

Karasu’nun üst kısmındaki Bilecik, Bursa ve İznik istikametine geçmek için kilit noktada olduğu gibi Sakarya boyunda ilerlemek için de önemliydi.

Bizans İmparatorluğu uclardaki Türkmenlere karşı Anadolu topraklarını savunmada aciz kalsa da özellikle İstanbul ve İznik’e giden yolu kapalı tutabilmek için önlemler almaya çalışmış ve bu tedbirler özellikle “Sakarya Yayı”nda yoğunlaşmıştır.

Mihail Paleologos, Sakarya’daki savunma hattının güneybatıdaki Bursa’ya kadar bozulduğuna ilişkin haberler alınca, 1280 yılının Ağustos ve Eylül aylarında Sakarya boyunca sıralanan istihkâmları denetlemiş ve bir yıl sonra ordusuyla bölgeye gelmiştir.

Bu seferde, yeni tahkimatlar yapılmış, eski kaleler onarılmış ve geçişin kolay olduğu yerlere yeni kaleler inşa edilmiştir.

Kaleler arasında boş kalan alanlara ise at sırtındaki göçerlerin yaklaşmasını önlemek için, ırmağın batı kıyısındaki yüz ayak genişliğinde bir alana, kesilen ağaçlar, dalları ile birlikte “yılanların bile zor geçeceği” bir sıklıkla istiflenerek nehirden karşıya geçişler engellenmeye çalışılmıştır.

Yapılan bu tahkimat muhtemelen 1308 büyük baskınına kadar faal kalmıştır. Bu savunma hattı Osman Bey’in neden Karasu’yu geçip Bilecik’in arka tarafına sarktıklarını da açıklayan bir durumdur. Çünkü daha kuzeyden nehri geçip İznik tarafına geçmek mümkün olmayınca bölgedeki tekürlükler Osmanlı kuvvetlerinin ilk hedefi haline gelmişlerdir.

Osman Bey’in Bizans topraklarına ilk akınları şehirlerden ziyade küçük yerleşimler üzerine yoğunlaşmıştır. Kentlerin surlarla çevrili yapıları ve güçlü askeri varlığı, Osman Bey’i daha fazla ve kolaylıkla ganimet alabileceği kırsala yönlendirmiştir.

Yrd. Doç.Dr. Refik ARIKAN

Uluslararası İnegöl Tarihi ve Kültürü Sempozyumu-1