“Kur'an'dan ayet getirse bile, ona inanmayız.” cümlesini söyleyen kişi hakkında “vay dinsiz, imansız” tepkisini göstermemiz gerekiyor. Sonra kim söylemiş, hangi bağlamda söylemiş diye düşündüğümüzde sert tepkimiz anlayışlı kanaatlere evriliyor.
Evvel emirde aklımıza getirdiği manalar şudur. Hakiki bir mümin böyle bir şey söylemekten çekinir çünkü Kur'an ayetlerinin mümini bağlayıcı bir özelliği vardır. Bir şeyi “Allah diyorsa” ikinci bir söze geçmeye gerek yoktur. Mümin olan aklıyla, kalbi ile Allah'ın her dediğine teslim olur ve onun sınırlarını aşmaz. Fakat bu cümlenin evveliyatı şöyle yani bağlamını öğrenince iş değişmeye başlar.
Ümmetim yetmiş üç fırkaya ayrılacak, bunların içinden bir fırkası ehl-i necat olacaktır." buyurmuş. Ashab sormuşlar: "Yâ Resûlâllah, o kurtulan fırka hangi fırka olacaktır?" Şöyle cevap vermiş:"Benim sünnetimden şaşmayanlar, kurtulanlardan olacaktır! Yâni Ehl-i sünnet ve cemaat mensuplarıdır."(Tirmizi, İman, 18; İbnu Mace, Fiten, 17)
Bu hadis-i şerifte Müslümanlar arasındaki ehl-i sünneti tatbik eden birçok cemaat, grup isimleri var. Gerek tarikatlar gerekse belli isimdeki hoca efendiler etrafında oluşan bu topluluklara dahil biri kişi, kendi cemaatinin fırka-i nâciye (kurtulan grup) olduğunu “Kur’an-ı Kerim’den bir ayetle delillendirse/söylese ona inanmayız” ifadesi yoruma açılıyor.
Ayetleri konuşturan insanın kendi aklıdır. Belli bir olay üzerine inmiş-i kerime, daha sonraki nesiller tarafından “bizden bahsediyor, bizi tarif ediyor” diye yorumlanmasını kabul etmeyiz olarak tevil edilebilir. Hiç uzatmaya gerek yok. İnsan aklı gayet net.
Derler ya... Bektaşi’ye sormuşlar: “Ne için namaz kılmıyorsun?” diye. O da ne demiş, “sarhoşken istisna” kelimesini dikkate almadan “Kur’an-ı Kerim'de ayet-i kerime var. Namaza yaklaşmayın” diyor. Ama "sonrasını okusana" dediklerinde ise “O kadar hafız değilim” demiş.
"Kur'an'dan ayet getirse bile inanmayız."Buradaki problem; mevcut olay ile Kur’an’daki hüküm arasındaki bağlantıyı ortaya koyan durumlardır. Mevcut “soruna” delil olmayacak bir ayet-i kerimeyi öne sürerek “içinde bulunduğu durumu” kabul ettirmeye çalışan insanlar, kitaba uyan değil kitabına uydurmaya çalışan insanlara bir örnektir.
Müminler ayet-i kerimenin hakikatini kabul edeceği için “yaptığı işi” ayetin arkasından gizleyerek, öne ayeti çıkararak insanların inancıyla/imanıyla aldatmaya çalışırlarsa o zaman daha da dikkat etmek gerekir.
“Hüküm Allah’ındır” deyip müminler arasındaki “hakem olayını” reddeden bir akıl, yine Kur’an-ı Kerim'de karı koca arasındaki problemi hakem olayına kıyas yaparak çözen siyasi aklı yok saymıştır.
Bazen bu akıl sahipleri farklı konularda Kur’anî düşünmez ama ayetler öne sürse hangisini kabul edip hangisini geri bırakacağımızı nasıl tespit edeceğiz?
Ayet-i kerimeyi bağlamından koparıp kendisi için arkasına saklanıp korunacak bir kalkan haline getiren kafanın ürettiğine yine başka ayetler üzerinden düşünerek karşı konulabilemez, mi? İnsanlar hakikati görsünler deyü daha farklı usul ve metodla
Kur'an'dan ayet getirse bile “müminlerin kutsalını” kendi şahsî fikri/düşüncesi/davası veya iddiası her ne varsa, ona örnek ya da dayanak olarak gösterirse; esas olan ayetin hükmünü değil de kendi fikrini savunmaksa, bu tutumu da eğer doğruysa/isabetli ise zaten problem olmaz. Lakin isabetli değilse “problem ile ayet” arasındaki bağlantı isabetli değilse, o zaman ayeti yanlış amaçla kullanıyor denebilir.
Ayetin hakiki manasına iman ederiz ama onu başka amaçla kullanan insanın dediğine inanmayız, yani dediği şeye inanmayız. Hatalı buluruz. Bir yanlış ifadeden hikmetler çıkarmak yerine, bir ifadenin neler düşündürebileceğini düşünmek ve haklı ise kabul etmek gerekir.
“Allah'ın indirdiği ile hükmetmeyenler kafirlerin ta kendileridir” ayet-i kerimesini de bugün mümin olduğuna şehadet ettiğimiz insanlar hakkında “itham ifade eden” bir konumda kullanılınca zaten kabul edemiyoruz. Bazen Müslümanlara zarar veren gruplar kurup adına Hizbullah dedikten sonra “bu Kur'an'da var!” deyip onun yaptığı yanlışlıkları kabul etmemiz nasıl mümkün değilse bu meselede onun gibi düşünmek gerekir.
Allah'ın indirdiği tüm ayetlere iman ediyor ve canı gönülden teslim oluyoruz. “Amenna ve saddakna.” Lakin bu ayetlerden herhangi birini kendi çıkar ve menfaatleri için, İslam’ın ruhuna uygun olmayan bir biçimde kendisine dayanak yapanları da kınıyorum.
AHMET TAŞTAN