III. İNEGÖL’DE TARIM: Tarihsel olarak bakıldığında İnegöl ekonomisinin temelinde tarımsal faaliyetlerin olduğu söylenebilir. Tütün gibi bazı ürünler oldukça erken tarihlerden beri üretilmekteydi.
1692-3 tarihli bir belgede, İnegöl’de yetiştirilen tütünün yarısının sahiplerine, diğer yarısının da arazi sahiplerinin öşrü verildikten sonra devlet adına kıyyesi 12 akçeye tahsil edilmesi istenmekteydi.
Ayrıca İnegöl’ün bazı köylerinde (Alibey, Kurşunlu, Kınık, vs.) kontrollü haşhaş üretimine izin verildiğini anlıyoruz. 1840-41 yılında söz konusu çiftçilerin sayısı on ikiydi.
İnegöl’de pirinç ziraatı da yapılmaktaydı. Kazada bazı yerler bu iş için elverişliydi.
Bununla beraber özellikle muhacirlerin iskânıyla nüfusun yoğunlaşması, suyun ancak halkın mısır, bostan ve benzeri mahsullerini sulamaya
yetecek seviyede bulunması ve nihayetinde dört tarafı dağlık ve ormanlık olan İnegöl’de pirinç ziraatının bataklıklara yol açıp yazın humma ve sıtma gibi bazı hastalıklara davetiye çıkarması nedeniyle, 1888-89 yılından itibaren pirinç ekiminin sonlandırılması uygun görülmüştü.
1840-41 yılı aşar vergisi rakamlarından hareketle İnegöl’ün tarımsal yapısının genel görüntüsünü ortaya koyabiliriz.
Öncelikle bölgede en önde gelen iktisadi faaliyetin ipekböcekçiliği olduğunu söylemek mümkündür. Çünkü söz konusu yıl toplam aşar vergisi hâsılatının yaklaşık 1/4’ü ipekböcekçiliğinden elde edilmişti.
Rakamla ifade edilirse 420 bin guruşa yaklaşan aşar vergisi hâsılatı içinde ipekböcekçiliğinin payı 105 bin guruşu aşmaktaydı.
İnegöl ekonomisiyle ilgili belgelerde ipeğin en revaçlı ürün olduğu ve bundan en çok faydayı ziraatla meşgul olanların elde ettiği kaydedilmekteydi.
1885’li yıllarda İnegöl’de tüccarların, üreticilerin yetiştirdikleri yaş ve kuru kozaları mahallinden aldıkları ve Bursa’da koza hanında açık artırmayla sattıkları anlaşılmaktadır. Bu tarihlerde ipek kozalarından öşür yanında tellâliye resmi de alınmaktaydı.
Tahıl ürünlerinin İnegöl ekonomisinde hatırı sayılır bir yeri bulunmaktaydı. Toplam üretim rakamları açısından buğday ve arpa özellikle öne çıkıyordu. Bu ürünlerin yüksek miktarda üretilmesinde piyasa talebinin etkili olduğunu düşünmek mümkündür. Bu iki ürün yanında mısır, burçak, çavdar ve alaf gibi ürünlerin ekildiği ve ayrıca daha düşük miktarlarda olmak üzere mercimek, nohut, fasulye, karışık buğday ve darı türü mahsuller yetiştirildiği görülmektedir.
Ürünlerin vergi tahsil rakamları içindeki payını üretim miktarları yanında piyasa değerleri etkilemekteydi.
İncelediğimiz yıl itibariyle birim miktarlara esas fiyatlar açısından fasulye, buğday, mercimek, nohut, çavdar, burçak, darı ve mısır daha yüksek piyasa değerlerine sahip gözükmektedir.
Örneğin tek başına buğdaydan 180 bin guruş civarında bir verginin alınması buğdayın üretim miktarı yanında fiyatıyla da alakalıydı.
İstisnai uygulamalarla karşılaşılsa bile, aşar vergisinin yaygın olarak onda bir oranında tahsil edildiğini düşünürsek, aşara esas olan miktarın on katını toplam üretim miktarı olarak kabul edebiliriz. Bu takdirde İnegöl’de yıllık buğday üretiminin 100 bin, arpa üretiminin ise 75 bin kile civarında gerçekleştiğini söyleyebiliriz.
Prof. Dr. Ahmet UZUN/ Doç. Dr. Mustafa YILDIRAN
Uluslararası İnegöl Tarihi ve Kültürü Sempozyumu-1