Değerli Ahmet Hocam,

Bize hatıralarımızı yazacağımız bir ödev verdiniz. Ödevi tabii ki de yapacağız ama sınıfta çocukluk anılarımızı anlatamadığımız için tehdit edercesine söylediğiniz cümle bana çok dokundu.

Tüm sınıfta çocukluk hatıralarını anlatacak hiç mi kimse çıkmaz? Herkes dünyaya bu halde yani 17 yaşında mı geldi. O masum çocukluk günlerini hiç mi yaşamadı? Yaşadı da üzerine sorumluluk bindiği 11. sınıfta üniversite sınavı endişesiyle hepsini unuttu mu?

Bunları cevabını bilmiyorum ama çocukluk anılarımı niye anlatamadığımı uzun uzun düşündüm. Sanırım bir kaç samimi arkadaşımız arasında saatleri bulan bu hatıra anlatmalarımız sınıf ortamına gelince içinden çıkılmaz bir sorun.

Bence insanlar sevinçle ya da hüzünle geçirmiş o tatlı hatıralarından bahsedemiyorsa ya içinde bulunduğu psikolojik durum ya da içinde bulunduğu sosyal durumla alakalıdır. Sanki bir güven sorunu var sınıftakilerin arasında. Hazırlıksız bir şekilde olduğu gibi başımızdan geçenleri anlatmış olsak belki bazı arkadaşlar alaya alacak bazı arkadaşlar bunu fırsat bilecek değişik bir şekilde bize karşı kullanacak...

Biz sizin kadar söze hakim olabilecek insanlar değiliz. Genç ve heyecanlı olduğumuz için (tamam tembelliğimizi de sıkıştıralım araya) bir parça anımızı bile samimi olmadığımız ortamlarda açamıyoruz. Yakın dostlarımız ve güvendiğimiz arkadaşlar arasında sırlarımızı bile saklamayız aslında. Dün akşam ne yedik ne içtik onları bile söyleriz. Kim, neyi, niçin konuşurken ima ettiğini bile dert ediniriz ve bunu paylaşırız birbirimizle.

Sınıfta sadece kızların ya da erkeklerin oluşu değil mesele güvensizlik problemi olduğu müddetçe bu içe kapanıklık devam edip gidecektir. Güneş karşısında bile zor eriyen buzlar gibidir aramızdaki iletişim. Siz görmüyorsunuz aramızda kalın duvarlar örülü.

Bazıları iki yıldır birlikte okuduğu ve çok samimi olduğu arkadaşlarından ayrı kalmanın hüznünü yaşıyor. Aynı sınıfta olup da birbirini çekemeyenler de var sanırım.

Yoksa bir çocuğun anne babasıyla pikniğe gidişi ve orada başına gelmiş bir kazayı unutması mümkün mü? Hele hele sizin kesik parmağınızı gösterdiğiniz gibi vücudunda bir iz kalmışsa ve her baktığında o olayı hatırlıyorsa unutması mümkün mü?

Yoksa bir çocuğun ilkokula başlaması, arkadaşlarıyla tanışması, anneden babadan daha yakın görebileceği sözüne değer verdiği ilk öğretmenini unutması mümkün mü?

Yoksa, bir çocuğun henüz o yaşlarda almış olduğu başarı belgelerini ya da odasının en nadide köşesinde duran madalyonlarının hikayesi (kim bilir kaç defa anlatmıştır) hatırlamaması mümkün müdür? Fakat o an, yani sınıfta bir anınızı anlatın deyince kimsenin aklına gelmemiştir.

Değerli hocam,

Sizin nasıl bir karaktere ve tutuma sahip olduğunuzu elbette duyuyorduk. Okul açıldığında isminizi haftalık programda görünce ufak bir endişe de yaşadık. Maruz kalacağımız sıkıcı derslerin nasıl geçeceğini düşündük. Lakin bu kadar samimi bu kadar içten ders anlattığınıza yeni şahit oluyoruz.

Bizleri konuşturmak için kendi özelinizi çekinmeden anlatabiliyorsunuz. Resmi dil kullanmıyorsunuz, inanarak söylediğinizden sözlerinizdeki gücü hissediyorum.

Bir ögretmenin çobanlık yaptığını ilk defa duyuyorum. Mandalarınızdan bahsettiniz, kültür parkın çöplük olduğunu söylediniz. Zil çalmasaydı kim bilir daha neler anlatacaktınız.

Hocam,

Size bir mektup yazayım duygu ve düşüncelerimi aktarayım istedim. Anılarımı yazmasam olur mu, diye sormayacağım. Tahminim, buna izin vermezsiniz ve eşitlik, adalet adına anı yazmamı istersiniz.

Sizin samimiyetinize güvenerek yazdım. Beni dinlediğiniz (okuduğunuz) için teşekkür ederim.

AHMET TAŞTAN