Bugün Türkiye’de Türk Sanatı’nın kökenleri üç farklı görüşle özetlenebilir.
1.Türkler Orta Asya Türk Sanatı ile bağlantılı olarak Anadolu’daki
kendi sanatlarını geliştirmişlerdir.

Kafkaslardan, Asya’dan usta ve sanatçılar getirterek, yada o sanatları örnek alarak, Orta Asya Türk Sanatı’nı Anadolu’da yaşatmak konusunda büyük hassasiyet göstermişlerdir.

Türk sivri kemeri, eyvan, mukarnas, kündekârî ve renkli tuğla süsleme sanatı, çinicilik ve özgün mimari oranlar ve süsleme özellikleri ile Anadolu’da önceden var olan medeniyetlerden kolaylıkla ayırt edilebilen bir mimari mirası üretebilmişlerdir.

2.Türkler Anadolu’ya (11. yüzyıl) geldiğinde bu bölgeler zaten Paleolitik Çağ’a (Taş Devri) uzanan önemli tarihi merkezlere yurtluk etmişti.

Anadolu’da Hitit, Urartu, Yunan, Roma ve Bizans, sayısız anıtlar bırakmışlardı. Bu görüşe göre, Osmanlı Sanatı bu eşsiz medeniyetlerin etkisi altında kalmış ve bu geçmiş medeniyetlerin bir meyvesi olarak doğmuştu.

3.Üçüncü görüşe göre, İran ve Sâsâni Sanatı, Anadolu İslam kültürü-
nün gelişmesinde etkili olmuştur ve Anadolu’da Türk dini mimarisi Orta Doğu İslam Sanatı’ndan etkilenmiştir.

İnegöl’de yapılan arkeolojik kazılarda çıkarılan tarihi eserlerden İnegöl
ve civarında M.Ö. 3000 yılından itibaren yerleşme olduğu anlaşılmıştır.

Etiler, Lidyalılar, Persler, Bitinyalılar, Romalılar, Bizanslılar Osmanlı İmparatorluğunun hüküm sürdüğü alanlarda daha önce yaşamışlardı.

Bu çalışmada İnegöl Osmanlı Mimari eserlerindeki malzeme, yapım
teknolojisi, süsleme özellikleri ve mekân kurgusunun orijini, Orta Asya Türk
Sanatı ile ilişki kurularak irdelenecektir.

Türk Mimari Üslubu Meselesi:

Türk Mimarisi diyebileceğimiz özgün bir mimari var mıdır?

Anadolu’da Türklerin oluşturduğu mimari yapıtların kimliğini açıklamak, bir kimlik altında toplamak mümkün müdür?

Ortaya somut verilerle açıklanabilecek, “Türk Mimarisi” ya da “Osmanlı Türk Mimarisi”, belirlenebilir mi?

Soruları çokça sorulmuş ve konu, mevcut yapıların mimari ve süsleme özellikleri incelenerek farklı bakış açılarıyla tartışılmıştır.

Görüşlerden biri “Türkler Anadolu’ya (11. yüzyıl) geldiğinde bu bölgeler zaten Antik dönemlere uzanan önemli tarihi merkezlere yurtluk etmiştir.
Anadolu’da Hitit, Urartu, Yunan Roma ve Bizans, sayısız anıtlar bırakmışlardı.


Bu görüşe göre, Osmanlı Sanatı bu eşsiz medeniyetlerin etkisi altında kalmış
ve bu geçmiş medeniyetlerin bir meyvesi olarak doğmuştur. Bu görüşe göre;
Ayasofya, neredeyse bütün Türk Osmanlı Mimarisinin oluşumunda etkili olmuş en önemli modeldir.”
şeklindedir. (DEVAM EDECEK)

Prof. Dr. Ayşe Gülçin KÜÇÜKKAYA

Uluslararası İnegöl Tarihi ve Kültürü Sempozyumu-1