Gazze'nin Hafızası üst başlığı altında üçleme halinde yazılmış zaman, mekan, insan konulu KIZIL KAPI isimli kitabı okurken bir mesaj aldım. İsmail Heniye, Yahya Sinvar, Muhammed Deyf gibi Hamas'ın şehadete yürümüş komutanlarının hayatını okuyordum.

Biliyorsunuz, zalim, siyonist İsrail'in zulmü bitmedikçe yüzümüzü Gazze’den başka tarafa çeviremeyiz. Anlıyorsunuz, gönlümüze başka bir hüzün konduramayız. Farkındasınız, yüzümüzde acı bir tebessüm duruyor her zaman vesikalık bir fotoğraf gibi.

Lakin almış olduğum mesaj bu doğrultuda gönlümüze bir sevinç parıltısı kondurdu. Tüm ruhu ile bilinç abidesi olan bir İmam Hatipliden geliyordu mesaj. Filistin davasına gönül verdiğini sırtındaki kefiye ile taçlandıran “Fakülte birincisi” genç bir kızımızdan geliyordu.

Amerikalarda, Avrupalarda üniversite mezuniyet törenlerinde görmüş olduğumuz Filistin destekçisi gençlerin cesur tavırlarını kendi ülkemizde hatta İnegöl’de yetişmiş bir öğrencide görmekten çok memnun oldum.

Geçen sene İhmed/YediHilal Yaz okulunda tanışmıştık. Kendisi de İHH Yaz okulu öğrencileri ile ilgileniyordu.

Üniversiteli bir genç kız olarak yaz tatilini bu şekilde değerlendirmiş olması onun hayata baktığı yeri de gösteriyordu. Endamına yakışan tesettürü ile zorbalayıcı modern, seküler dünyaya direniş türküleri ile tavır koymuş bu sanat aşığı öğrencimizi faaliyetler içinde görüyordum.

Başarısının mutluluğunu bir mesajla paylaşması beni duygulandırdı. “Sevinçler paylaşınca çoğalır” kuralı gereğince ben de mutlu oldum.

Konuşmasını yaptığı videoyu dinlediğimde mesaj yüklü her cümlesine edebiyat öğretmeni olarak tam puan yazdım. “Bu konuşmayı sen mi yazdın?” sorusuna olumlu cevap almak, katmerli bir mutluluk oluşturdu yüreğimde. İşte o güzel mesaj:

"Ahmet Hocam, selamünaleyküm.

Umarım afiyettesinizdir, haliniz ve keyfiniz yerindedir.

Ben, Yalova Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi Grafik Tasarımı bölümünden fakülte birincisi olarak mezun oldum. Mezuniyet konuşmamı sizinle paylaşmak isterim. Benim için oldukça kıymetli ama aynı zamanda oluşabilecek tepkiler nedeniyle tedirginlik duyduğum bir andı.

İmam Hatip Lisesinden mezun olup belli bir şuurla üniversiteye devam edebilmek gerçekten zorlayıcı bir süreçti. Bugün geldiğim noktada bazı İmam Hatip okullarını ziyaret ederek alanımı tanıtmaya gayret ediyorum. Çünkü bizim; işini en iyi yapan, çalışkan, ahlaklı ve donanımlı Müslüman doktorlara, sanatçılara, tasarımcılara, mühendislere ihtiyacımız var.

Bu süreçte ne yazık ki İnegöl’de olamadığım için sizden birebir faydalanma imkânım az oldu. Ancak duruşunuz, çizginiz ve istikametinize dair duyduklarımız bizler için her zaman birer örnek oldu.

Şu an İnegöl’deyim ve sürecim burada devam ederse, bu şehirde hizmet etmek, gençlere katkı sunmak isterim. Elimden gelen ne varsa yapmaya hazırım. Öğrencilerle ve STK’larla zaten iç içeyim. Ne yazık ki İHMED’de yeterince bulunamadım ama bundan sonra aktif olarak yer almak istiyorum.

Desteğinizi ve dualarınızı beklerim hocam. Muhabbetle selamlar.”

AHMET TAŞTAN