Rivayettür: Bir kimse var idi. Hâl-i sihhatte “Lâ-ilâhe illallah” kelimesinden gafil idi. Meğer; ölüm dehşetine düştü; oğlu, ayıttı: Ey Ata ayıt! (ve de söyle!) “Lâ-ilâhe illallah Muhammedü’r-Resûlüllâh”… idemedi. (o kişi, bu anahtar cümleyi söyleyemedi. Oğlu), nice kerre tekrar ittü ise de (babası, bu anahtar cümleyi) tekrar ide bilmedi; (ve bu hâl üzere atası) vefat ittü. (Oğlu
babasının bu durumuna) melûl oldu (ve çok üzüldü; söz konusu vak’ayla bağlantılı olarak oğlu, rüyasında) bir gece atasını gördü (ve ona ) ayıttı:

Ey Ata! (ölüm halinde) sana şehâdet ve tevhit kelimesini teklîf ittüm; niçün
dimedün? (Ve ne diye yaptığım bu telkîni kabul ederek şehadet kelimesini söylemedin?

Cevaben) atası ayıttı: - Ey oğul! (Şu anda) atanın üzerine (ve onun adına derinden üzül ve ağla).

Oğlan, (derki): - Niçün ağlayayım ey ata!

(Buna karşın) baba ayıttı: - Kaçan (ne zaman) sen, bana şehâdet kelimesini telkîn ittün (o anda yanıma) bir melek geldi ve ayıttı: - Hak Teâlâ aydur kim anmaz seni… Andığında da (senin O’nu anmana da O’nun)
ihtiyacı yoktur didi. Dahî (ardından da) başımın üzerine oturdu. (ve dilimün üzerine (de çok ağır) bir amut (ağırlık) kodu.. (O anda bağırarak) oğlan uykudan uyandı…

Çağırır ki: - El-hazer! El-hazer! İnnenâ ale’l-hatar! (yâni: Eyvâh! Eyvâh! yandık bizler..Büyük belâlar, dolaşıyor üzerimizde.. Bundan sonra) her kişiye vaciptür ki “Lâ-ilâhe illallâh” kelimesini çok ide. ve Hak Teâla’ya tazarrû ide kim âhir ömründe tevhid ve şehâdeti dimesini ona müyesser kıla…

(Şu kadar var ki) niceleri vardur kim “Lâ-ilâhe illallâh Muhammedü’rResûlüllâh” kelimesini der. Lâkin gaflet ile ider (söyler) Halbuki bu (anahtar cümleyi) ta’zîm ile söylemek gerektür. Aynı zamanda hem haramdan ve gîbetten ve nemîmeden sakınmak gerektür. (Ancak böyle söylendiği takdirde) Hak Teâlâ, (ona ölüm halinde) şehadet ve tevhid kelmesini müyesser kıla… (Aksi takdirde yukarıdaki misalde görüldüğü üzere, dili bağlanır ve küfür üzere ahırete göçüp gider).

Güncelleşmiş ÖzetYorum:

Verilen baba-oğul misâlinden anlaşıldığı üzere ölüm halindeki kişilere tevhit inancının dil ile ikrarını ifade eden tevhit ve şehadet kelimesi, telkîn edilmelidir.

İslâmi literatürde bunun yeri vardır. Ancak bu telkîn zorlama ve dayatma şeklinde olmamalıdır. Çünkü ölüm halini yaşayan kişi, bunu içtenlikle söylediği takdirde Hak katında geçerliliği olur ve Yüce Allah, bunu söylemeyi ona nasîp eder. Aksi takdirde dili bağlanır ve şehadet kelimesini söyleyemeden fânî dünyaya veda eder. (R. Akakuş)

RECEP AKAKUŞ Hocanın eserinden düzenleyip yayına hazırlayan

Ayhan Talha Bayraktar