CEVAHİRÜ'L-AHBAR'DAN |HZ. EYÜP- ALEYHİSSELÂM’IN BELÂ VE HASTALIKTAN KURTULUŞU

Kaçan kim Hak Teâlâ’nın buyruğu oldu ki Cebrail geldi.; yüzün, Eyüp Peygamberin yüzü üzerine kodu. Bunu fark eden Eyüp Peygamber ayıttı: - Ey Allah’ın kulu! Sen, kimsün? Dedi. (Cevaben o gizemli kul kişi), ayıttı: - Ben, Cebrailem… Geldim ki Allah’ın emriyle üzerinden (şu) belâyı ref’idem (kaldırayım). Beşaret olsun kim Hak Teâlâ’dan sana rıza ve sevap (dolu haberler getirmek bana nasip) oldu. Ya Eyüp! Vücûdunda ne lezzetli râyihan var… (Tekrar ifade edeyim ki) Hak Teâlâ, beni gönderdi kim belânı ref’idem (hastalığını gidereyim).

Ardından da Cebrail –aleyhisselâm- ayıttı: - Ya Eyüp! Hak Teâlâ’nın emriyle turu gel (ayağa kalk!) ve yürü…(Cevaben) Eyüp Peygamber, ayıttı:- Nice turu geleyim (ve ayağa kalkayım)? Etimi ve tenimi, kurtlar yedi; tüketti.

Cevaben Cebrail –aleyhisselam ayıttı:- Ya Eyüp! Ya Eyüp! (Allah tarafından yapılan buyruğu yineliyorum) Hak Teâlâ’nın emriyle turu gel! Ayağa kalk ve yürü! (Yapılan ) bu israrlı talep karşısında Eyüp Peygamber, ayağa kalktı ve yürüdü.. Bunun üzerine Cebrail -aleyhisselâm- ayıttı:- Al! Bu izârı dutun (ve de sarın)… Bu ridayı da örtün… Dedi. (Sonra da) bu iki

“Nar” (meyvasını) ve bu iki “Ayva”yı dahî ye! Dedi Bunun üzerine Eyüp Peygamberaleyhisselâm, Cebrail tarafından verilen bu iki “Nar”(meyasını)ı ve iki “Ayva”yı yedi.O andan itibaren eti, bitti ve de teni, bütün oldı; yürü turdu. Cebrail ayıttı: - On iki adım yürü! Dedi… O da yürüdü… Seğirt dedi… O da seğirtti… Ayağınla yeri tep! Dedi O da yeri tepti. Ve bu tepmenin etkisiyle yerden bir çeşme suyu fışkırdı.

Eyüp Peygamber -aleyhisselâm- andan gusletti; ve yüznü yudu (yıkadı). Yıkanan yüzü, “Bedir-Ayı” yani: “Dolunay” gibi oldu.. Sonra da Eyüp Peygamber, Cebrailaleyhisselâm- ile birlikte yakında (yer alan) dağ üzerinde (bir gezintiye) çıktı.

Meger kim (bu sırada) Rahime Hatun, Eyüp Peygambere taam getirmek için (yakındaki köye) gitmişti. Geriye dönüp Kulübeye geldiğinde gördü kim Eyüp Peygamber, yerinde değil… Ağlayıp feryâd itmeye başladı ve kendi kendine ayıttı: - Seni yiyen aslanlar (keşke) beni yiyelerdi; Seni yiyen kurtlar, (keşke) beni yiyelerdi. (keşke) seninle beraber olsaydım diyerek duyduğu derin ıztırabı, dile getirdi.

(Diğer yandan dağ gezintisini bitirip kulübeye dönen Eyüp Peygamber, Rahime Hatun’u kulübede ağlar buldu. Ona dedi ki: - Ya Rahime! Niçün ağlarsın? deyince Rahime Hatun ayıttı: “Eyüp Peygamberi isterem. (Gerçekten Rahime Hatun, Eyüp Peygamberi tanıyamamıştı. Bundan dolayı) Rahime Hatun, Eyüp Peygambere ayıttı: - Sözlerin Eyüp Peygamber’in sözlerine benziyor (demesi üzerine) Eyüp Peygamber, ayıttı: - (İşte bak!) Ben, Eyübem… Hak Teâlâ, bana sağlık virdü; (Bunun üzerine) karı- koca, yek diğerini kucakladı ve de için için ağladılar.

Hak Teâlâ, (ikbal devrinde olduğu gibi onu varlık sahibi kıldı); oğlanlarını ve kızlarını ona giru virdi. Eyüp peygamber, yurduna döndü. Hem sağlığına ve hem de kaybettiği tüm mal varlığına –tekrar- sahip oldu.

GÜNCELLEŞMİŞ ÖZET YORUM: Hz. Eyüp -aleyhisselam- ikbal döneminden sonra yaşadığı çileli ve elemli dönem, ilâhî proğram gereği, Yüce Allah tarafından sona erdirildi; tekrar ikbâl dönemi yaşatıldı. Yüce Allah, Hz. Eyüb’ün şahsında biz insan oğluna hayatın iniş ve çıkışlarını göstermiş oldu. Zira gerçek mülk sahibi Yüce Allah’tır. Onu dilediğine dilediği zaman ve de dilediği kadar verir. Aksi de olabilir. Yine Yüce Allah, lütuf ve ihsanını, dilediği kulundan dilediği zaman ve dilediği kadarını geri alabilir. İnsan oğluna yakışan ve yaraşan tavır, her hâl-ü kârda Yüce Rabbini unutmaması, O’nun takdirlerine boyun eğerek ve de lütuf ve ihsanına şükrederek kul olduğunun bilincine sahip çıkmasıdır.

RECEP AKAKUŞ Hocanın eserinden düzenleyip yayına hazırlayan

Ayhan Talha Bayraktar

Kaynak: gencgazete.net