“Tatlı istiyorum, demek ki şekerim düştü.”

Aslında bu cümle, bedenin değil zihnin yarattığı bir yanlış algıdır.
Tatlı krizlerinin çoğu kan şekeri düşüklüğünden değil; stres, yetersiz uyku, düzensiz beslenme veya duygusal dalgalanmalardan kaynaklanır.

Vücut stres altındayken kortizol hormonu artar. Kortizol yükseldiğinde beyin hızlı enerji ister ve bu isteği “tatlı yeme arzusu” şeklinde gönderir.
Ancak bu durum gerçek bir enerji ihtiyacı değildir; beynin geçici bir rahatlama isteğidir. Tatlı yemek kısa süreli mutluluk sağlar çünkü dopamin salgılanır.
Fakat sonrasında gelen suçluluk duygusu, şişkinlik veya yeniden yeme isteği bu döngüyü bir kısır hale getirir.

Bir süre sonra kişi hem fiziksel hem de duygusal olarak “tatlıya bağımlı” bir hale gelebilir.

Tatlı krizlerini sadece iradeyle bastırmak çoğu zaman işe yaramaz; çünkü sorun “şeker yeme isteği” değil, altında yatan fiziksel ya da duygusal sebeplerdir.
Uykusuz kaldığınızda, yeterince su içmediğinizde, öğün atladığınızda veya stres altındayken beyin enerji açığı sinyali verir. Bu sinyali çoğu zaman tatlı isteği olarak yorumlarız.

Oysa bir bardak su içmek, protein ağırlıklı bir ara öğün yapmak ya da kısa bir yürüyüş bile bu isteği doğal biçimde azaltabilir.

Kadınlarda regl öncesi dönemde artan tatlı isteği de çoğu zaman magnezyum ihtiyacından kaynaklanır.

Bu dönemde bitter çikolata, hurma, kuru kayısı veya birkaç parça kuru incir gibi doğal ve lifli alternatifler hem magnezyum hem de tatlı ihtiyacını dengeleyebilir.

Önemli olan miktardır: Tatlı ihtiyacının haftada birkaç kez küçük porsiyonlarla giderilmesi tamamen normaldir. Sorun, her duygusal iniş-çıkışta tatlıya yönelmekte ve duygusal açlığı fiziksel açlıkla karıştırmaktadır.

Tatlı krizleriyle baş etmenin en etkili yolu, gün içinde kan şekeri dengesini korumaktır.

Ana öğünlerde yeterli protein, kompleks karbonhidrat ve lif almak uzun süre tokluk sağlar.

Örneğin sabah kahvaltısında yumurta ve tam tahıllı ekmek, öğle yemeğinde dengeli bir tabak (protein, sebze, sağlıklı yağ), akşam yemeğinde ise hafif ama doyurucu bir kombinasyon tatlı isteğini ciddi şekilde azaltır.
Bunların yanı sıra, gün boyu 1,5–2 litre su içmek, düzenli uyumak ve stres yönetimini öğrenmek de tatlı krizlerini önlemenin temel taşlarıdır.

Unutmayın, tatlıyı tamamen yasaklamak değil, tatlıya neden ihtiyaç duyduğunuzu anlamak önemlidir.

Bedeninizin sesini duymayı, duygularınızı bastırmak yerine fark etmeyi öğrenirseniz; tatlı, suçluluk değil keyif haline gelir.

Doğru zamanda, doğru miktarda, doğru kaynaktan tüketilen bir tatlı; hem ruhu hem bedeni dengeleyebilir.

Dengeli beslenmek, yalnızca fiziksel sağlığı değil, duygusal dengeyi de beraberinde getirir.

Diyetisyen Berre Sude MESTAN

@dyt.berremestan