Osman Bey’in babasından farklı bir siyaset yürüttüğü görülmektedir. Bu siyaset değişikliğinde Osman Bey’in kişiliği kadar, bölgeye yaşanan Türkmen akımının da etkisi vardır.

Bölgedeki tek Türk unsur Osman ve kabilesi değildir. Osmanlı Beyliği’nin ilk ortaya çıktığı topraklarda bulunan halkın çoktan Türkleştiği ve bölgedeki yerleşik Türk unsurların Bitinya Rumlarına karşı savaşta Osman Bey’e katıldıkları kuvvetle muhtemeldir.

Alp gaziler tarafından örgütlenen gazalar ucun en önemli faaliyetiydi. Kendisi de bir alp gazi olan Osman Bey gaza faaliyetlerine başladığı 1284 yılındaki Kulaca Hisarı fethettiği dönemde uctaki durum şöyleydi: Bizans ile sınır Bilecik’te başlıyordu.

Sultanöyüğü ve Bilecik arasında kalan bölgede yerli tekürlar Selçuklu Sultanını tanıyor ve bölgedeki Türkmenlerle iyi geçiniyorlardı. Osman Gazi ile İnegöl Tekürü arasında ilk mücadele 1284 yılında vuku buldu.

70 adamı ile İnegöl’e baskın yapmak istemiş ve bu durumu haber alan İnegöl Tekürü’nün adamları belin tükendiği yerde pusu kurmuşlardır. Casusu sayesinde durumu haber alan Osman Bey, hepsi yaya oldukları halde pusu üzerine yürümüş ve bu mücadelede Osman Bey’in kardeşi Saru Yatı’nın oğlu Bay Hoca şehid olmuştur.

Osman Bey’in İnegöl Tekürü ile mücadelesi diğer tekürlerle de ilişkilerini belirlemiştir. Bilecik Teküru bölgedeki diğer yerli tekürlar arasında en güçlü olanıydı. Selçuklu-İlhanlı egemenliğini tanıyan bu teküra karşı Osman Bey’de ilk zamanlarda “mudârâ” göstermiştir. Bunun en önemli sebebi Osman Bey’in göç yolunda sorunlar yaşadığı İnegöl Teküru’na karşı Bilecik Tekürunun desteğine muhtaç olmasıdır.

Aşıkpaşazade de İnegöl Kafirlerinin Osman Bey’den ihtiraz ettiklerini (sakınıp çekindiklerini), Osmanlıların da aynı şekilde onlardan çekindikleri ifade edilir. Yaylaya gidip gelirken İnegöl Tekürü Aya Nikola’nın saldırıları karşısında Osman Bey Bilecik Tekürü’ne şikâyet etmiş ve ağırlıklarını ona emanet etmeye başlamıştır. Bu yükleri kadınların götürmesi de iki taraf arasında tam bir güven olmadığını göstermektedir.

Diğer taraftan Osmanlılar bu hizmet karşılığı Bilecik Tekürü’ne yayla dönüşü peynir, halı, kilim ve kuzular hediye ederlerdi.

Baykoca’nın Mezarı Ermenibeli’nin tükendiği yerde Hamza Bey Köyü’nün nevâhisindedir. Ziyaretinin yanında harabca bir kervansaray vardır.

Bu bilgilerden hareketle Bay Hoca’nın mezarı ve savaşın yeri ile ilgili saha araştırmalarından elde ettiğimiz sonuçlara baktığımızda; Ermeni Beli: Pazaryeri’nden İnegöl’e geçiş noktası olup, “Belin Bittiği Yer” tabiri günümüz Kurşunlu Köyü havalisini akla getirmektedir. Buradan hareketle savaşın bu alanda meydana gelmiş olması kuvvetle muhtemeldir.

1284 yılında Bay Hoca’nın şehadeti ile sonuçlanan bu savaş sonunda Osman Bey’in yeğenini toprağa verdiği yer konusu da tartışmaya açıktır. Mezar günümüz Hamza Bey Köyü’nde hemen girişteki tarihi caminin yanında yol üstündedir. Ancak Hamza Bey Köyü’nün bulunduğu yer ile savaşın olduğunu düşündüğümüz yer arasında tutarsızlık söz konusudur.

Nitekim Ermenibeli’nin aşıldığı yer olan Kurşunlu’dan sonra Süpürtü ve Kulaca arazileri bulunur. Kulaca’nın İnegöl’ü koruyan bir dış garnizon olduğu dikkate alındığında, Bay Hoca’nın naaşının günümüzde bulunduğu iddia edilen yere götürülmesi hem anlamsız hem de güvenlik açısından mümkün gözükmemektedir.

Yrd. Doç.Dr. Refik ARIKAN

Uluslararası İnegöl Tarihi ve Kültürü Sempozyumu-1