“Kendisi ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması, aranızda sevgi ve merhamet var etmesi, Allah’ın varlığının ve kudretinin delillerindendir. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır.” ( Rum Suresi; 21. Ayet)
Zevc; Çift Arapçada; eş, karı-koca anlamına gelen bir kelime olarak geçiyor. Kadın ve erkek için yakın anlamlı biri diğerine eş olan, birbirini tamamlayan çift. Eş denilince erkek için de kadın için de kullanılan tabir “huzur bulma” ibaresi.
Peki, ne demek bu huzur bulma? Dinginlik, dinlenmek, gönlün yatışması, nefsin mutmain olması, ruhun sakinleşmesi gibi anlamlara gelen bir nevi kişinin her anlamda rahatlaması demektir. O vakit eş adayında aranan en önemli husus “ huzur bulmak ”tır.
Genç çiftler, evlilik yoluna girmeden önce ne aradıkları konusunda net olmak zorundadır. Rahmet Elçisi bir kişi ile 4 hususa bakılarak evlenilir diye bizleri haberdar etmiştir.
Güzelliği ve asaleti, soyu-sopu, zenginliği ve dindarlığı. Ancak bizlere dindar olanı seçmemizi tavsiye etmiştir.
Zira cennete vesile olan en önemli şey Salih ve Saliha eştir. Güzellik geçecek, zenginlik denilen ise bitip gidebilecek bir şeydir. Güzel bir ahlak ise kalıcı olup kişiye güzellik katan yegâne değerdir. Huy güzelliği, gün geçtikçe muhabbetin artmasına vesile olur ve böylelikle insan huzur bulur.
Bu durum sayesinde gençler, birbirini tanıma evresinde yapacakları alışverişlerde, birlikte geçirdikleri zamanda, dengesiz ve anlamsız, boş sebepler yüzünden birbirlerini incitmez, geçmeyecek yaralar açmazlar. Anlayış, sevgi, merhamet, hoşgörü, adil bir bakış açısı geliştirirlerse, karşılıklı olarak mutlu olabilirler.
Bir tarafın bastırıldığı, sindirildiği hiçbir ilişki yürümez ve bitmeye mahkûm olur. Nice genç çift, saçma sapan meseleler yüzünden, üçüncü kişilerin gereksiz karışması, başkalarının dolduruşu, senin benim ailem diyerek yapılan ötekileştirme gibi sebepler yüzünden nişanlılık gibi en güzel dönemlerinde kapanmayacak yaralar açmışlardır.
Modern zamanların bizlere en büyük etkisi maalesef aile üzerinden olmuştur. İki gencin evlilik niyeti ile başlayan ilişkisi, aslında kişilere özel olması gereken mahremiyetlerin ortaya dökülmesi ile başlar.
Sevgi, aşk denilen duygu iki eş adayını birbirine yaklaştırırken günümüz bakış açısı devreye girer ve sosyal medya üzerinden yapılan paylaşımlarla gençler adeta kendilerini görünür kılma yarışına girerler. Alınan bir gül demeti, hediye, gidilen özel bir mekân ya da yapılan hoş bir sürpriz, aradaki bağı kuvvetlendirmek içindir.
Ancak günümüzde her anı paylaşılmasa sanki gençler kendileri kusur kalmış gibi hisseder haldedirler. Sosyal medya, fotoğraf çekme ile uğraşılırken es geçilen bir şey vardır, göz teması kurmamak. Oysa bir ilişkinin olmazsa olmazıdır göz göze gelmek.
Gözler, kalbin aynasıdır çünkü. Birbirine bakmayı unutan eş adayları, sosyal medya ile bakışırken ihmal ederler birbirini. Gözden gönle gidecek hisler, anlamını yitirir böyle olunca. Tabi bir de kıyas girer devreye. Onun nişanlısı ne almış, nereye götürmüş, ne jestler yapmış derken işin tadı kaçar gider.
Muhabbetten habersiz gençler, sanırlar ki en pahalısından en markalısından olunca her şey mükemmel olacak ve çok mutlu olacaklar. Biricik hissetmek ister çağımız insanı kendini.
Zenginlik, gösteriş, her şeyin en güzeli olunca başı göğe erecektir! Ve bu anlamsız bakış açısı yüzünden daha başlamadan biter çoğu ilişki. Ya da daha kötüsü, izleri hiç geçmeyecek yaralarla ite kaka devam eder.
Sonuç hüsran, mutsuz eşler ve mutsuz ebeveynler ve sevgisiz büyüyen çocuklar bırakır, toplumun ortasına…
Sözün özü; “ Küsmek ve darılmak için bahaneler aramak yerine, sevmek ve sevilmek için çareler arayın.” ( Mevlana )
Sevda ÇEVİK