Bu şuur/bilinç dolu, hizmet aşkıyla yanan bir yüreğe denk gelmek her vakit olağan işlerden değil. Bu çağın üretimi taş-çakıl mesabesindeki gençler arasında böyle inciler de var, hamdolsun. Gazze’deki gençler gibi kendisini ülkesine ve insanlığa adayacak, mesleğini bu uğurda hizmetkâr eyleyecek mücahidelere selam olsun.

Birincilik kürsüsünde yaptığı o konuşmasında:

Büyüklerine hürmet dolu hitaptan sonra, başarının sadece kendisine has olmadığını ifade etmesi büyük bir âl-i cenâplık örneğiydi. Dua eden anne, çalışan baba, yol gösteren hocalar, destek veren dostlar tek tek sıralanmış başarı kervanında. Mücadele, sabır, ümit ve inançla azmederek yürüyen bir emek kervanı bu.

Fakat bence en önemlisi ilahi kelama yer vermesiydi. Beşerî düzeydeki bu başarının ardında Rabbanî bir yasa çalışıyordu.

“İnsan için yalnız çalıştığının karşılığı vardır.” (Necm süresi 39-40)

Farkındalık burada gizli. Şuurunun derinliklerinde ilahî olan var.

Altını çizeceğimiz bir cümle daha vardı orada: Hayat, bize hazır bir metin vermeyecek. Öğrendiklerimizle, değerlerimizle, vicdanımızla o metni yazmak.” tan bahsediyor. Yani Allah’ın bildiği kaderi, kaza diye belirleyecek tüm girişimler bundan sonraydı.

“Biz burada mezuniyetimizi kutlarken dünyanın pek çok yerinde çocuklar, okula değil sığınakta uyanıyorlar. Gençler, hayal kurmadan büyümek, bazen hayatta kalmak zorunda kalıyorlar. İsmi duyulan ya da sessiz kalan nice coğrafyalarda savaşlar, yoksulluklar, zulümler insan onurunu zedeliyor. Oysa biz, insanı yücelten değerleri sımsıkı sarılarak yetiştik.”

Şu cümlelerdeki ufuk genişliğine bakar mısınız? Kendi mutluluğunu yaşarken diğer coğrafyalardaki acıları ve haksızlıkları unutmayan bir vicdanın berrak damlaları bunlar.

“Evrensel bir dili öğrendik. Ayrım yapmadan, ötekileştirmeyen, dili, dini, rengi ne olursa olsun insanı merkeze alan bu dili kullanma zamanı şimdi. Bunu yaparken kendimize ait olanı da unutmadan. Köklerimizi, geçmişimizi ve bu topraklara ait değerlerimize yitirmeden ilerlemeliyiz.”

Şu ifadelerdeki derinliği ve zihinsel arka planın çapını görmek için filozof olmak değil ama vicdan sahibi ve anlayışlı olmak yeterlidir.

“Sanat kalpleri birleştirebilir, sessizlerin sesi olabilir. Bazen bir çizgi ile, bazen bir renk ile, bazen de bir kelime ile umut taşıyabiliriz.”

İcra ettiği mesleğin en iyisi olmanın yanında bir de böyle güzel niyetler taşıyabileceğini ifade eden cümleler okumak, Müslümanı geleceğe yönelik ümitvar kılıyor.

Duanın güzelliği, gönül ırmağın hangi vadileri yeşerttiğini gösteriyor, bir baksanıza.

“Rabb’im bizlere sadece bilgiyi değil, hikmeti de nasip etsin. Bildiklerimizle kibirlenmeyi değil, bilmediklerimizi fark ederek tevazu göstermeyi nasip etsin.”

Ben böyle “efradını câmi, ağyarını mâni” bir mezuniyet konuşması duymamıştım. Teşekkürler Rozalin, teşekkürler genç sanatçı....

AHMET TAŞTAN