ALLAH BİZİ NEDEN İMTİHAN EDİYOR?
Bir gün Hz. Ali’nin yanına bir genç gelir ve şöyle der:
— Ya Ali, ben bir günah işledim. Bana cezamı ver.
Hz. Ali, “Nasıl bir kabahat işledin?” diye sorar. Genç şöyle cevap verir:
— Rüyamda zina ettim.
Hz. Ali, rüyada zina etmenin bir karşılığı olmadığını söyler. Ancak genç ceza konusunda ısrarcı olunca, Hz. Ali:
— O hâlde bir değnek getirin ve bu gencin gölgesine vurun. Suçunun cezası budur, der.
Peygamberimiz (s.a.v.) bir hadisinde şöyle buyurur:
“İnsanlara, anlayış seviyelerine göre konuşun.”
Bu köşe yazısı serimiz, deist, agnostik ve ateist kardeşlerimizin düşünce, bilgi ve inanç yapılarına uygun bir anlatımla hazırlanmıştır. Yazıların yayına hazırlanmasına katkı sunan Tevhid Ocağı Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Cüneyt Sezer’e buradan teşekkür etmek isterim.
Muhataplarımızdan bazıları Kur’an’ın değişmediğine inanırken, Peygamber Efendimiz’in sözlerinin çoğunun uydurma olduğunu düşünmekte, hatta onun peygamberliğini bile kabul etmemektedir. Bu sebeple, onlara doğrudan ayet ya da hadisle hitap etmek uygun düşmeyecektir. Bu, hiç camiye gitmeyen bir deiste, cuma hutbesinden seslenmeye benzer. Anlamayacağı bir yerden başlamış oluruz.
Soru: Allah bizi neden imtihan ediyor? Bizi doğrudan cennete koyamaz mıydı?
Cevap: Mantıken böyle bir soru sorulabilir; ancak bu, doğanın işleyişine aykırıdır. Doğada her eksinin karşısında bir artı vardır. Lezzetli bir yemek yapılır, yenir, tadına varılır. Ama o güzel lokmanın bedenden çıkan hâli, ilk hâline hiç benzemez. Yediklerimizin bir kısmını saklarız, kalan kısmı vücudumuzdan ayrılır. Her şeyin bir süreci, dönüşümü vardır.
Hayatımızda kıymet verdiğimiz insanlar vardır: dostlarımız, arkadaşlarımız… Bir de yalanlarıyla, hileleriyle, dedikodularıyla hayatımızda hiçbir değeri olmayan insanlar… Onlarla konuşmak istemeyiz, hatta yanlarında durmaktan bile rahatsız oluruz. Hatta bazen, iyi bir konumda gördüğümüz birini, bu tür insanların yanında gördüğümüzde bile tahammül edemeyiz.
Artı ve eksi kutuplar vardır. Atom bile artı ve eksi olarak ayrılmıştır. Yaratıcı bu ayrımı yapmasa bile, yaratılan madde zaten bu ayrımı ortaya koyar. Cennet ve cehennemin varlığı da bu ayrımın bir sonucudur.
Kötü arkadaşlarını unut diyebilir misin? Sana yapılan ihanetleri görmezden gelmeni isteyebilir miyiz? Sevdiğini öldüreni affetmen kolay mı? Cennet ve cehennem, işte bu dünyadaki karşılıkların manevi bir yansımasıdır. Hayatın ta kendisidir.
İmtihan sadece ilahi bir durum değildir. Eşinle evlenmeden önce onu imtihan etmedin mi? Oğlunu, çırağını, çalışanını sınamadın mı? Öğretmen öğrencisini, hatta bazen öğrenci öğretmenini imtihan etmez mi? Bu imtihanlardan memnun kalırsan ilişki devam eder, kalmazsan yolları ayırırsın. Hayatta bu kadar doğal olan bir şeyin, ahiret boyutunda da olması gayet doğaldır.