Fransız sorulara Tevhid Ocağından cevaplar..
Zaman zaman şöyle bir soru zihinleri kurcalar: “Allah kalpleri mühürlüyorsa, insanları neden cehenneme atıyor?” Bu soruya sağlıklı bir cevap verebilmek için öncelikle şu yanlışı düzeltmek gerekir: Allah, canının istediğini cehenneme atmıyor.
İnsan, kalbinin mühürlenmesi için zamanla kendisi çaba harcar. Bu süreci somut bir örnekle anlatmak isterim:
Diyelim ki bir iş yeri açtınız. Zabıta gelip dükkanınızı denetledi. Ancak dükkan hijyen kurallarına uymuyor. Eğer denetime gelen zabıta adil biri ise, gerekli uyarıları yapar ve kurallara uymadığınız için dükkanınızı mühürler. Çünkü siz, üzerine düşeni yapmamışsınızdır. Bu durumda zabıta değil, sorumluluğunu yerine getirmeyen işletmeci kusurludur.
Aynı şekilde, eğer Allah adilse —ki biz buna iman ediyoruz— kuluna imanı seçmesi için yeterli fırsatlar verir. Uyarır, rehber gönderir, vicdan verir, akıl verir... Ama kul tüm bunlara rağmen kötülükte ısrar ederse, hakikati inkâr ederse ve yanlışta direnirse, kendi kalbini karartır.
İşte bu kararmış kalp, zamanla mühürlenmiş kalptir. Ve o mühür, insanın kendi tercihleriyle oluşmuştur. Tıpkı denetimde görevini yapan bir zabıtanın dükkanı mühürlemesi gibi, Allah da hayatı boyunca imanı reddeden, iyiye ve doğruya kulaklarını tıkayan kullarının kalbini mühürler. Bu mühür, adaletin bir sonucudur, keyfiliğin değil.