TOPLUMSAL HAYATIN KILAVUZU

Bugün, toplumsal ilişkilerimizin olmazsa olmazı, yüzyıllardır süregelen incelikler bütünü adabımuaşereti mercek altına alıyoruz. Bu kurallar bütünü, öyle havadan gelmiş şeyler değil; kültürel, felsefi ve en önemlisi dinî kökenlerle sağlam temellere oturuyor. Gelin, bu kadim rehberin dayanaklarına yakından bakalım ve toplumsal hayatımızı nasıl güzelleştirdiğini sohbet tadında konuşalım.**

Toplumların kendilerine has bir adabımuaşereti (görgü kuralları) vardır, değil mi? İşte bu incelikler, sadece kültürel mirasla değil, aynı zamanda derin felsefi ve dinî dayanaklarla da şekilleniyor. Özellikle İslam toplumlarında, adabımuaşeretin en sağlam kılavuzları, şüphesiz ayetler ve hadislerdir. Kuran-ı Kerim, Hucûrât Suresi başta olmak üzere pek çok yerde bize bireysel ve toplumsal görgü kuralları hakkında değerli bilgiler sunar.

Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) ise bu konuda yaşayan en güzel örnektir. Ahzab Suresi'ndeki "Şüphesiz ki Allah’ın Resulünde sizin için güzel örneklik vardır." (Ahzab, 21) ayeti de bunu destekler nitelikte. O'nun zamanında İslamiyet'i kabul edenler, O'nu gözlemleyerek örnek almışlar. Hz. Muhammed, sadece yeni bir dinin tebliğcisi olmakla kalmamış, aynı zamanda toplumun eski, uygunsuz alışkanlıklarını terk etmesini sağlamış ve ibadetten yeme içmeye, kişisel temizlikten bayramlaşma inceliklerine kadar hayatın her alanında yeni bir görgü kültürünün inşasına öncülük etmiştir.

Adabımuaşeret dediğimiz şey, aslında sosyal ilişkilerde benimsememiz gereken terbiye, nezaket ve ahlak kavramlarıyla ilgili toplumsal kabullerdir. Geleneksel toplumlarda bu, ahlakın temel konularından sayılır. Peki ahlak neydi? Toplumda "iyi" ve "kötü" davranışları ayırt etme yeteneği. Üstelik ahlak, sadece davranışa değil, o davranışı ortaya çıkaran niyete ve düşünceye de önem verir. Tıpkı hukuk ve din kuralları gibi, ahlak da insan davranışlarını ve toplumsal hayatı düzenler. Bu yüzden, insan ilişkilerinde sınırları ve usulleri belirleyen adabımuaşeret ile ahlakın iç içe geçmiş, birbirini tamamlayan ilkeler bütünü olduğunu söyleyebiliriz.

Peki, adabımuaşeretin sadece din ve kültürden mi besleniyor? Elbette hayır! Emily Post gibi görgü kuralları üzerine kitaplarıyla tanınan isimler, "Görgü kuralları, etik üzerine inşa edilmiş bir evdir," diyerek bizi felsefenin derinliklerine götürüyor. Felsefenin bir alt dalı olan etik, "Doğru ve iyi nedir?" ve "Nasıl yaşanır?" gibi temel sorularla görgü kurallarının temeline oturur.

Etik, insan eylemlerini inceler; hangi eylemlerin erdemli olduğunu sorgular. Filozoflar, Sokrates'ten Aristoteles'e, Kant'tan İslam filozofları Fârâbî ve İbn Sînâ'ya kadar yüzyıllardır insan ilişkilerindeki değer sorunlarını incelemişlerdir. Örneğin "İyi nedir?" sorusuna Sokrates "bilgece yaşamak" derken, Aristoteles "ölçülü olmak" demiştir. İslam filozoflarına göre ise insan akıl ile dünyaya gelmiş en yüce varlık olduğundan birtakım ahlaki sorumlulukları vardır ve bu sorumluluklar doğrudan adabımuaşeretin kapsamına girer. Felsefi bilgi, düşünceleriyle bugün de bize doğru ve iyi bir yaşamın yolunu göstererek görgü kurallarına ışık tutmaya devam ediyor.

Konuyu bir hadisle toparlayalım: "İnsanlarla bir arada yaşayan ve onların eziyetlerine sabreden mümin, insanlarla bir arada yaşamayan ve onların eziyetlerine sabretmeyen müminden daha büyük ecre nail olur." Bu hadis, Müslümanların hayatında sabrı ne kadar önemli bir erdem haline getirdiğini gösteriyor. Türk değer dünyasında da yeri büyük olan sabır, ilişkileri düzenleyen temel taşlardan biridir. Atasözümüz ne güzel söyler: "Sabır acıdır, meyvesi tatlıdır." Yani üzücü bir söz ya da tutum karşısında davranışlarımızı ve tepkilerimizi kontrol altına alırsak, bunun iyi sonuçlar doğuracağını bilmeliyiz. Öz denetimi güçlü olan insanlar, sosyal ilişkilerinde daha mutlu olur, öyle değil mi?

Sonuç olarak, adabımuaşeret, yüzyıllar öncesinden bize miras kalan, dinî, kültürel ve felsefi kökleri olan bir hayat sanatıdır. Bu sanatı yaşatmak, hem bireysel huzurumuz hem de daha medeni, daha mutlu bir toplum için hepimizin görevidir.

AYŞE ŞEN BAYRAKTAR

Kaynak: Adab-ı Muaşeret Ders Kitabı-MEB