2025- 2026 Eğitim öğretim yılının ilk zili her ne kadar uyum haftası nedeniyle geçen hafta çalmış olsa da bütün öğrencilerin ders başı yapmış oldukları 8 Eylül’ü ilk ders zilinin çaldığı gün olarak kabul etmek genel bir görüş.
Mesleğimiz gereği eğitimi ilgilendiren her türlü gelişmeye kulak kabartmayı bir görev olarak kabul ediyorum. Yeni eğitim öğretim yılı başladı, sorunlar var ancak var olan sorunların çözüm yolları da muhakkak var. Bu yazımda bazı sorunları ve çözüm yollarını okulların başladığı bu günlerde dile getirmenin yerinde olacağını düşünüyorum. Bu dile getiriş bir öngörü oluşturmak amaçlı olacak.
Okullarımızın müfredat içeriği ve haftalık ders saati sayısı çok fazla. Öncelikle müfredat içeriği hafifletilmeli ve haftalık ders saati sayısı çocukların gelişimlerine uygun olacak şekilde yenilenmelidir. Özellikle ilkokul kademesinde; öğrencilerin okulunu, öğretmenlerini, akranlarını sevebilecek nitelikte olmasının yanında daha çok sosyal uyum, okula alışma, yeni arkadaşlar edinme, toplumsal kuralları kavrama niteliğinde olmasına özen gösterilmelidir.
Okul öncesi, ilkokul 1, 2, 3. sınıflarda taşımalı eğitime son verilmeli her köyde okulöncesi, ilkokul 1, 2, 3. sınıflar açılmalı ve her köye öğrenci mevcuduna göre en az bir okul öncesi ve bir sınıf öğretmeni görevlendirilebilmelidir.
Lise kademesinde bir acayip müfredat programı ve içeriği var bunun görmezden gelinmesi ve çözüm üretilmemesi insana ilginç geliyor. Şöyle ki lise 1 ve 2. Sınıfta bütün okulların akademik derslere yönelik müfredat programı aynı. 1. ve 2. Sınıf Fen lisesi müfredat programı ile 1. ve 2. Sınıf meslek liselerinin, spor liselerinin ve sanat liselerinin akademik derslerin müfredat programları aynı. Bu aynılık nitelikli okullar dışında ki öğrenciler için haksızlık oluşturmaktadır. Müfredat programlarının içeriği okul türlerine göre değişiklik gösterecek şekilde yeniden yenilenmelidir.
Eğitim sisteminin daha kaliteli olacağı düşüncesiyle Türk Milli Eğitim Sisteminin içine sokulan nitelikli okul kavramı çok itici bir kavram olup bu uygulama derhal sonlandırılmalıdır. Nitelikli okul ve mahalle mektepleri kavramları okulları adeta sınıflandırmakta bu ise öğrenciler arası ayrımcılığa neden olmaktadır. Çocuğunu nitelikli okula yerleştirmek isteyen veliler çocuklarını birer yarış atı gibi koşuşturmaktalar. Bu durum öğrencilerin hem zihinsel hem fiziksel hem psikolojik hem de sosyolojik yönden gelişimlerini olumsuz etkilemektedir.
Son zamanlarda zorunlu eğitimin kısaltılması tartışmaları ayyuka çıktı. Burada söz konusu zorunlu eğitimin yılı değil uygulaması ve içeriği ele alınmalıdır. Gelişim psikolojisi kural ve kaideleri dikkate alınarak kademeler arası geçişler yeniden belirlenmelidir.
Okulöncesi üç döneme ayrılmalı; kreş dönemi, oyun dönemi ve okumaya hazırlık dönemi olarak değerlendirilebilmelidir.
İlkokul dönemi yedinci yaşın bitiminde başlamalı, bu dönem 6. Sınıfı da içine alacak şekilde planlanmalı, kademeler arası yeniden planlanarak yenilenmelidir.
Ortaokul dönemi 7, 8 ve 9. sınıfları içine alacak şekilde planlanmalı ve yenilenmeli.
Lise dönemi 10, 11 ve 12. sınıfları içerecek şekilde planlanmalı ve yenilenmeli. Lise eğitimi; Mesleki eğitim, akademik eğitim ve çıraklık eğitim biçiminde üç kademeye ayrılmalı. Akademik eğitim veren okullar Fen ve Anadolu liseleri handikabından kurtarılmalı, okullar lise adıyla yeniden yapılanmalı ve program çeşitliliğine gidilmelidir. Öğrencileri sınav stresinden kurtarmak adına ortaokul kademesinde her türlü ölçme ve değerlendirme ölçekleri kullanılarak öğrenciler yetenek ve yeterliliklerine göre lise eğitimine yönlendirilmelidirler.
Eğitimin her kademesi ve aşaması ancak ve ancak Milli Eğitim Bakanlığının marifetiyle devlet okullarında parasız yapılmalıdır. Zengin fakir ayrımı yapılmaksızın bütün öğrencilerin yemek ve servis ücretleri devlet tarafından karşılanmalı. 15 km’den uzak yerleşim yerlerinden gelen öğrenciler, parasız olarak pansiyonlara yerleştirilmeli ya da toplu taşıma ücretleri devlet tarafından karşılanmalıdır. Öğrencilerin okula gelmelerini teşvik etmek adına okullar eğitim, eğlence ve cazibe merkezi haline getirilmelidir. Çalışan anne babanın çocuklarının mağdur olmalarını engellemek adına okullar, öğrenciye özel mesai zamanlı zaman çizelgesi uygulayabilmelidir.
Durağan su kurtçuklar üretir, harekât ve yenilenmek her zaman bir sinerji oluşturur. Bu amaçla yenilenmek adına yeni eğitim öğretim yılının çocuklarımıza ve ülkemize hayırlı olmasını ve yeniliklerin hayatımıza pozitif dokunuşlar yapmasını diliyorum.
ÖZER YILMAZ