Konsun yine pervazlara güvercinler; "Hu hu"lara karışsın Aminler.. Mübarek akşamdır; Gelin ey Fatiha’lar, Yasin’ler!
Mübarek bir akşam olmasa da mübarek bir pazar sabahının seher vaktiydi... Allah'ın insanlar arasından seçtiği (nasip ettiği) bir takım kullar bedenlerini yumuşak ve sıcak yataklarından ayırıp gök kubbenin altında yürümüş secde edilen kubbelerin altına sığınmışlardı.
Şahitli bir namazı, diğer şahitlerle veda edebilmek için saflaşmak adına, saf oldular/safta durdular bir imamın arkasında. Fatihaların peşinden okundu ayet ayet vahyin kelimeleri. Sübhanallah, elhamdülillah, Allahu ekber, zikriyle ilerledi parmaklar, tespih tanelerinin üzerinde.
Ters T tipi üslubuyla inşa edilmiş caminin arka tarafında toplandı birkaç adam çocukluktan kalma hatıralarıyla. Uykunun derinliğinde dinlenen bedenlerin aksine muhabbet meclislerinde meşk eden gönüllerle halkalandılar. Yasin yoktu ki besmeleden sonra “Yâsîn ve’l-kura’nil-hakîm” diye başlayaydı. Hatırladılar, daha ilk sabahtan hacca niyetlenip Peygamber şehri Medine'ye giden arkadaşlarını.
Siz başlayın diye işaret buyurdu, buyuran. Damla damla ruhlara serpilen ayetler çınladı kubbenin çeperlerinde. “Li tünzira kavmen mâ ünzira âbâühüm fe-hüm gâfilûn”/ “Ataları uyarılmamış, gaflet içindeki kavmi de uyarman için indirilmiştir. (Hikmet dolu bu Kur’an)
Söz sahibinin aklı bu ayete takıldı kaldı. Daha önce kaç defa okuyup geçtikleri bu ayetin manası üzerinde tefekkür etmek istedi sesli bir şekilde. “Atası uyarılmamış nesillerin gaflet girdabında yol olup gitmesine göz yummuyor, acıyor ve lütfediyor alemlerin rabbi olan Allah.”
Bir dönem kötü bir hayat yaşamış, sapkın inançlara sahip olmuş insanların sulbundan dünyaya gelen nesiller de hayatın gerçek değerini anlatan vahiyden mahrum kalmamalılar. Muhakkak onlar da “insan olma şerefine” ermeli ve yüce Yaratıcının sözüne muhatap olmalı. Atalarının kurduğu sistemde yaşamış oldukları sefil hayatın dışında, insana yakışır ilahi emirleri dinleyen dünya ve ahirette iyiliklerle yüz yüze olacak nesiller elbette ki yetişebilir.
“Uyarılma ve gaflet” kelimelerini de yan yana tuttuğumuz zaman bu kötü gidişatın tedavisi de gözler önüne seriliyor. Bilip de yapmama ya da kasıtsız bilmeme durumunu ifade eden “gaflet” kelimesinin tedavisi “uyarılmadır.” Uyarılan insan; kendini toparlar, kendi hür iradesi ile atalarının kötü mirasına tepki koyabilir. “Biz atalarımızı, bu din üzerinde bulduk” diye mazeret uydurup da Hazreti Muhammed Aleyhisselam'ın tebliğ ettiği tevhid dini İslam’a sırt çeviren insanların “zihni engelini” fark etmiş oluyoruz. Büyüklerinden görüp öğrendikleri, yaşayıp tatbik ettikleri hayatın rezilliğini, âdiliğini ancak dünya dışından gelen bir takım haberlerle aydınlığa kavuştururlar.
Onlara, “Allah’ın indirdiğine uyun” denildiğinde, “Hayır, atalarımızdan gördüğümüze uyarız” dediler. Ya atalarının aklı bir şeye ermemiş, doğru yolu bulamamışlarsa! (Bakara 170. Ayet)
Gafillerin imana gelmesini engelleyen zihnî takozlardan biri de “geçmiş”leridir. İnsanoğlu kötü geçmişine takılıp onu devam ettirmek zorunda olduğunu vehmeder toplumsal bir yapıyı şekillendirmişse. Fakat Allah, yarattığı kulların fıtratındaki güzelliği ortaya çıkarmayı diler ve onlara daha üst, daha güzel, daha sağlıklı bir hayat takdim eder.
Bırakın atalarını bir kenara... Bazen insan kendi “yeminlerini” “sözlerini” bile bozmasını salık verilir, eğer iyiyi/ güzeli/hakikati engelliyorsa. İçinde yaşadığı toplumun dini ve sosyal kuralları, atalarına olan hürmeti, gafletini perçinliyorsa hatta ettiği yeminleri bile bir iyiliği engelliyorsa... Her birini aşıp iyiye/güzele/ faydalıya yani vahyin gölgesine sığınmak gerektiğini buyuruyor.
Elalem ne der, arkadaşlarım dışlar, toplumda yalnız kalırım, sosyal çevremi kaybederim, gibi birçok şeytanî vesveseden dolayı vahyin gölgesine sığmayan ya da sığınmayan insanoğlu için kıyamete kadar uyarı kapısı hiç kapanmıyor. Kelime-i şehadet müjdesi ile gafletten kurtulacak insanların hayırlısı iyilikler olabilecek o makamdan, hiç kimse mahrum kalmamalı.
Kur'an-ı Kerim'in kalbi olan Yasin-i Şerif’i okurken gönlümüze doğan manayı kelimelere hapsedip sizlere takdim etme imkanı veren Rabbimize hamdolsun.
AHMET TAŞTAN