Okul müdürüyüm, sabahın erken vaktinde eli çantalı, takım elbiseli orta yaşın üzerinde bir beyefendi geldi makama. “Müsait misiniz müdür bey bir konu arz edeceğim” dedi, cevabı beklemeden girdi ve oturdu ağır bir özgüvenle… Çantasından şeffaf dosyada bir resmi yazı çıkarttı, önüme koydu… Ben yazıya göz atarken bir yandan yazıyı ve içeriğini anlatıyordu… “Bakın bu valilik emri, her okul kütüphanesinde bu iki kitabın olması gerekiyor” deyip kalınca iki kitabı masamın üzerine koydu… Yazıda kitabın okullara tavsiye edildiğine dair cümleler vardı, kitapları inceledim, Ermeni bir yazara aittiler… Adam devam etti…”Bu kitaplar, Türklerin Ermenilere soykırım uygulamadığı, tam aksine Ermenilerin soykırım yaptığına dair Ermeni bir yazarın ağzından belgelere dayalı iki eser… 1915 Olayları tüm açıklığıyla, belgeleriyle anlatılıyor bu kitaplarda. O yüzden bu iki kitabı kütüphanenize koyacaksınız, Bursa’da ziyaret ettiğim bütün okullar aldı bunları”… 

“Ücretsiz mi dağıtıyorsunuz” dedim, “hayır” dedi, “ikisi 90tl”… O günkü şartlarda yüksek meblağ idi bu para…

Canım sıkıldı, “Ben almayacağım” dedim, münakaşaya girişti… “Nasıl almazsınız, siz kimden yanasınız, Türkler mi mezalim yaptı yani, hem valinin emri var görmüyor musunuz” filan, bir sürü şey söyledi… 

“Bana bak beyefendi, milliyetçilikte senin soyunu cebimden çıkartırım… Ahmak ta değilim ayrıca, sen, yayınevin ve Ermeni yazarınız para kazanacak diye şu projenize atlamamı beklemiyorsun herhalde… Ben, öğrencilerim, onların aileleri, öğretmenlerim ve hatta bütün Türk milleti, Ermenilerin biz Türklere mezalim yaptığını, baskınlarla, çoluk, çocuk, yaşlı, genç herkesi katlettiklerini, hamile kadınları bebekleriyle birlikte öldürdüklerini, kadınlarımıza türlü işkencelerle tecavüz ettiklerini biliyoruz, böyle de inanıyoruz… Bunları duyduk, yaşayanlardan dinledik, tarihçilerimiz yazdı, okuduk… Şimdi senin Ermeni yazarının kitaplarına mı kaldık ki, inancımız pekişecek… Bu arkadaş sıkıysa bu kitaplarını Ermenistan’da, Fransa’da yayınlayıp, okul okul gezip satsın… Onları inandırsın… Bedava dağıtsanız, ya da bir sponsor bularak, okul kütüphanelerine ücretsiz bağışlatsanız samimiyetinize ve iyi niyetinize inanacağım… Bu yüzden almıyorum kitaplarınızı” deyip sepetledim adamı… Gündem 1915 Olayları, tehcir ve Ermeni Mezalimi idi o ara ve bu hususu ranta çeviren, samimiyetsizler türemişti…

Şimdi gündemde iki mevzu var, benziyor anlattıklarıma… Gazze’de büyük bir katliam var, dünya tarihinin en büyük soykırımı yaşanıyor orada. Dünyanın gözü önünde, kimseye ve hiçbir şeye aldırış etmeden, vicdansızca, ahlaksızca öldürüyor, öldürüyor, öldürüyor bu lanetlenmiş soysuz kavmin insan müsveddeleri… Müslüman coğrafya kafası kumda, batı üç maymunu oynuyor, (bireysel olarak) biz ise beddua seremonisindeyiz… Sosyal medya üzerinden bir afili kınama, bir üzgün surat emoji yetiyor bize… Yahudi’nin, itrailin dini imanı para diyoruz, iki boykot etseniz, diz çökecek diyoruz, kimin umurunda… 

Birkaç hafta önce yazmıştım, şu İsrail asıllı sanatçılar, iş adamları, bürokrat ve siyasiler, içimizdeki Yahudiler, taraflarını aşikâr belli etsin, lanetlediğini, bu soykırımın taraftarı olmadığını açık ve net açıklasın, ya da tasvip ettiğini söylesin ve defolsun ülkemizden, öz diyarına gitsin, lanetli kavmiyle haşrolsun…

Linet diye bir sanatçı var İsrail vatandaşı, uzun yıllardır Türkiye’de yaşıyor, sanatını icra ediyor, eşşek yüküyle de parasını kazanıyor… Açık hava konserleri, turneler vs. yükünü tutuyor… Bi diyeceğimiz yok, işi gücü rast gitsin, gözümüz de yok, bi derdimiz de yok(tu) onunla ve sanatıyla… Ancak el an Netenyahu dedesine birkaç kelam söz söylemiyor, onları büyük kitlelerin huzurunda tel’in etmiyorsa, aynı kabileden ve aynı cehennem kafilesinden olduğu aşikar. Öyle “ne şiş yansın ne kebap” zinhar olamaz artık… Bir konseri varmış hafta sonu ve bu hatunu protesto etmiş aklıselim gençlerimiz sağolsunlar… Bir eski milletvekili, bir doğuştan ballı, bir üniversitenin tuzu kuru rektörü pek rahatsız olmuş bu protestodan… Twit atmış, kınamış bu protestoyu, “kaynağı kabilecilik olan…” bizleri aşağılamış haspam… Yazıklar olsun diyorum, başka da bir şey demiyorum… Ne farkın var bu zulmü, bu katliamı alkışlayanlardan, yazıklar olsun sana…

İkinci mevzu, terör örgütünün kendisini feshedip silah bırakma meselesi ve bu sürecin giriş, gelişme ve sonuç süreci…

Allah şahit ki, terör bitsin, artık şehit haberleri gelmesin, sulh olsun, huzur olsun da biz bağrımıza taş basalım, olanı biteni sineye çekelim modundayım… Ancak içime sinmeyen ve anlam veremediğim çok flu hatta karanlıklar var… Şu İmralı heyetinin alayından hazzetmiyorum, sevmiyorum hiç birini, hatta nefretim var… İçlerinde tek sempatik olanı da vefat etti, hesabı Allah ile artık, karışmıyoruz… Bu heyetin beyanları, ifade ve yaklaşımları sinirlerime bozuyor, beri tarafın sessizliği de ürkütüyor beni… Beri tarafın, olağan dışı nezaketi, bebek katiline ”sayın” diye hitap edecek kertede yalakalıkları bütün organlarıma dokunuyor, ne diyeyim… 

Ey hükümet ve cumhur ittifakı, ey Fidan, ey Kalın,  çok riskli bir yola girdiniz; ey Bahçeli, siyasi hayatınızın en zor kararını aldınız, taşın altına tüm teşkilatınızla birlikte girdiniz, sonu da hayırlı olur inşallah… Terörün en şiddetli yıllarında doğuda, kelle koltukta beş yıl, silahsız, teçhizatsız, vatan hizmeti yapmış, terörün psikolojik ve fiziki her türlü zararını görmüş ben ve benim gibi düşünen, muhafazakâr doğmuş, milliyetçi büyümüş kamu, açık ve sarih geniş kapsamlı açıklama bekliyor sizden…

Anlatın bize, neler oldu, neler oluyor ve neler olacak… Açık açık anlatın ki, kulaktan kulağa envai çeşit senaryo, bin türlü komplo teorisi üretiliyor… İçimize su serpin, bizim için de bir şeyler yapın, kapalı kapıları şeffaf edin bize… 

Olur da bu süreç tamamlanır, silahlar toplanır, PKK ve türevleri yeksan olur, dağıtılır, sulh olur, sütliman olur bütün coğrafya (temennim de bu yönde amma)… Peygamber efendimizin amcasını şehit edip kalbini sökerek ısıran, sonrasında tövbe edip iman eden Vahşi’ye dediği gibi söylüyorum apaçık…

“Öyle bile olsa, devlet de affetse, Allah’ta affetse sizi, öyle kucaklaşma beklemeyin benden… Kürtleri, soylu, asaletli Kürt vatandaşlarımızı zinhar hariç tutuyorum amma, hiç bir PKK’lı ve sempatizanı, o malum partinin hiçbir taraftarı, kardeşim değildir benim… 

Affedilseler de aklansalar da, paklansalar da gözüme gözükmesinler…

Kırk yılımız heba oldu, binlerce gencimizi toprak ettiniz, müsebbibisiniz, bu yürek yangını öyle bir çırpıda sönmez bilin istedim…

Terörsüz, şiddetsiz geleceğimiz mübarek olsun….