Doğal afetler karşısında Müslümanın tutumu ve sorumlulukları nelerdir? İnanç, bilim ve insani değerler ışığında afetlere dair merak edilen tüm soruların cevapları bu yazıda.
Kâinatın düzenli işleyişinde özel bir yere sahip olan insan, yaşadığı dünyada çeşitli afetlerle karşılaşabilir. İslam dinine göre, bu durum karşısında müminin tutumu ve sorumlulukları nelerdir? Bu yazıda, afetlerin ilahi bir sınav olduğu gerçeğinden hareketle, Müslümanın afetlere bakış açısı, sorumlulukları ve yapması gerekenler detaylı bir şekilde ele alınmaktadır.
İnsan evrendeki düzeni anlamalı ve sorumluluk almalıdır.Kâinatta her şey, Allah’ın belirlediği düzen ve ölçüler doğrultusunda varlığını sürdürmektedir. İnsan da bu düzenin bir parçası olarak sorumluluklarını bilmelidir.
Yeryüzünde en önemli görevlerinden biri, varoluşunun hikmetini idrak ederek buna uygun bir yaşam sürdürmektir.İman eden bir insan, her işinde en güzel ve en sağlam şekilde hareket etmeli, adalet, iyilik ve merhamet gibi temel değerlerden sapmamalıdır. Bu bilinçle, hem doğaya hem de içinde yaşadığı topluma karşı sorumluluklarını yerine getirmelidir.
Kuran-ı Kerim'de şöyle buyrulur: "Her canlı ölümü tadacaktır. Sizi hem iyi hem de kötü durumlarla deneriz; sonunda bize döneceksiniz." (el-Enbiyâ, 21/35)
Tabiatın emanet olduğunu bilmek ve ona zarar vermemek gerekir. İnsan, tabiatı bir nimet ve emanet olarak kabul etmeli, ona zarar verecek davranışlardan kaçınmalıdır. Zira doğaya karşı işlenen hatalar, insanın kendisine zarar olarak dönecektir.
Kuraklık, sel gibi felaketlerin nedenlerinden biri, insanların doğaya hoyratça yaklaşımıdır. İslam, insanın doğaya saygı göstermesini ve onunla uyum içinde yaşamasını öğütler.Yerleşim yerlerinin inşasında doğal afet risklerinin dikkate alınması, insanların sorumluluğunun bir parçasıdır.
"Hanginizin daha iyi işler yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratan O’dur." (el-Mülk, 67/2)
Afetler karşısında insan iradesi ve tedbirlerin önemi büyüktür. Afetler ve doğa olayları, sadece kadere bağlanarak açıklanamaz. İnsan, aklını ve iradesini kullanarak gerekli önlemleri almalıdır.
Afetler karşısında sabırlı olmak, sadece beklemek değil, olumsuzluklarla mücadele etmek ve çözüm bulmak için çaba göstermektir.
Allah Teâlâ, insanın iradesiyle doğru adımlar atmasını, afetlere karşı tedbirler almasını istemektedir. İnsanın karşılaştığı sıkıntılar, sabır ve metanetle karşılandığında hem bu dünyada hem de ahirette mükâfat kazanılır.
Zor zamanlar sabır ve metanetle karşılanmalıdır. İslam’da sabır, insanın karşılaştığı sıkıntılar karşısında dayanma gücü göstermesini ve mücadele etmesini içerir. Hiçbir şey yapmadan beklemek, sabırdan sayılmaz.
Sabır, olaylar karşısında metanetli davranmak ve olumsuz sonuçları ortadan kaldırmak için çaba sarf etmektir. Müslümanın başına gelen hadiselerde gösterdiği sabır, ona ebedi nimetler kazandıracaktır.
AYŞE ŞEN BAYRAKTAR