Cinnet genellikle ruhsal durumu bozuk, yaptığı davranışlarından bihaber olanları için kullanılır. Cinnet kavramı her ne kadar psikolojik bir kavram olarak kullanılsa da günümüzde toplumun geçtiği süreci tanımlamak maksadıyla sosyolojik bir kavram olarak ta kullanmak mümkün.
Toplum öylesine hoyrat bir yapıya büründü ki her alanın ama her alanın bir cinneti oluştu. Cinnet kavramını başka alanlar içinde kullanmak olası.
Siyasi cinnet: Her hâlükârda kendisini haklı gösteren siyaset.
Ticari cinnet: Kazanmak adına her türlü alavere dalaverenin mubah sayılması.
Ekonomik cinnet: Ticari cinnetin, makro düzeyde ülke ekonomisine enflasyon olarak yansıması.
Üretim cinneti: Kalitesiz ve niteliksiz üretim yapmak.
Kira cinneti: Kiraların baş edilemeyecek boyutta artması.
Maaş cinneti: Maaş ve ücretlerin reel enflasyonun altında artırılması, emekçilerin hakkını vermemek.
Emekli cinneti: Pirim esasına göre emeklilerin hakkını vermemek, emeklileri açlığa, yokluğa ve yoksulluğa mahkûm etmek.
Çocuk cinneti: Geçim sıkıntısı nedeniyle evlenmekten ve çocuk yapmaktan imtina etmek.
Anne baba cinneti: Yokluk ve yoksulluğu gerekçe göstererek anne babalık rolünü yerine getirmemek.
Miras cinneti: Alın teri dökmeden mal, mülk sahibi olmak için yakınlarını ortadan kaldırmak.
Utanmama cinneti: Kazanmak cinnetini her türlü etkinliğin üzerinde tutmak.
Kendini haklı görme cinneti: Yaşam hakkının kendine ait olduğunu, başkalarına yaşam hakkını vermemek.
Hak yeme cinneti: Hak hukuk tanımadan torpili hayatının miğferi yapmak.
Adalet cinneti: Adaletin haklının değil, güçlünün yanında olması.
Nepotizm cinneti: Torpili işe alımda kullanmak ve kendi yakınlarına işe almak.
Sosyal Medya cinneti: Sosyal medyada yalan yanlış bütün haberleri doğruymuş gibi yayınlamak.
Cinnet çeşitlerini daha da artırmak mümkün şimdilik bu kadarıyla yetinmeye çalışalım.
Malum birkaç gün önce bir siyasi parti yöneticisi başka bir siyasi parti yöneticisine ‘Binlerce insan boşta gezerken, kamu personel alımlarında sınavsız ve mülakatsız şekilde partinize yakın kişileri ve yandaşların çocuklarını işe alıyorsunuz. Hiç mi utanmıyorsunuz be kardeşim?
Sözüne karşılık, sorunun muhatabı siyasi figür ‘Evet utanmıyoruz, gurur duyuyoruz yaptığımız işten, neden utanalım.’ cevabını vererek nepotist cinnetin nasıl bir siyasi cinnete dönüştüğünü göstermişti.
Siyasi cinnet öylesine utanmazlık boyutuna ulaştı ki her şey ama yapılan her şey makul, mamur ve olağan görünmeye başladı. Her cinnetin olağan görünmesi toplumda arsız, soysuz, hırsız, utanmaz bir güruhun oluşmasına vesile oldu.
Toplumu yaralayan siyasi cinnetin hoyratlığı yetmezmiş gibi çocuklar anne babayı, kardeşler diğer kardeşlerini cinnet sonucu ortadan kaldırmaya başladı. Çocuklar anne babasından kalan mirasa konmak, mirası kazanmak uğruna gözünü kırpmadan en yakınlarının canına kast edebiliyor.
Doğru sözü söyleyenlerin dokuz köyden kovulduğu cinnetin hayatın her noktasına hâkim olduğu zaman diliminde tağşiş ve taklit mal ve ürün üretmek, satmak adeta moda oldu. Ticari ve ekonomik cinnet üretimin yerini aldı. Gemisini yürüten kılavuz kaptan oldu.
Kariyer ve liyakat sahibi olmayan koltuklara değer veren yöneticilerin yerine, koltuklardan değer kazanan yöneticiler piyasaya hâkim oldu.
Kazanan daha çok kazanmak istiyor, kazanmak için her yol mubah oldu. Kazanmak cinneti ne sosyoloji ile ne psikoloji ile ne antropoloji ile ne biyoloji ile ne de fizyoloji ile açıklanacak gibi değil. Kazanmak cinneti Ahlaksızlığın sosyolojik yansıması oldu. Maalesef her şeyin çivisi çıktı.
ÖZER YILMAZ