6 Şubat... Bugün günlerden deprem. Yüreğimizi parçalayan binlerce acının gönül coğrafyamızı yakıp geçtiği bir tarih. Karada görülen en büyük depremin adı. Ülkemizin bir kısmının çöküş haberini duyduğumuz küçük kıyametti o gün.
Tarihe unutulmayacak günler sıfatıyla/başlığıyla kaydedildi. O günleri yaşayanlar olarak bizler, acılarımızı unutmayacağız. Unutmak istesek de unutamayacağız. O gün, büyük felaket karşısında milletimizin topyekûn yardımlaşma ve dayanışma yaşadığı gündür aynı zamanda.
Devlet-millet el ele bütün gayretimizle enkazdan hayat kurtarmaya çaba gösterdik. Başka milletlerin başına geldiğinde altından kalkamayacağı bu felaketi hep birlikte göğüsledik.
Göklerden gelen emirlere yani Rabbimizin buyruklarına inançlı gönüllerimiz teslim ve razı olur. Lakin ilahi emirleri reddederek şeytani düzenlerin fikir ve düşünceleri insanların fıtratında onulmaz depremler oluşturuyor.
Fikri ve inanç depremleri ahlaki yozlaşmayı da peşinden getiriyor. Bugün ülkemizde ve dünyada meydana gelen depremlerin en yıpratıcısı bu ahlaki depremlerdir. Hayadan/namustan nasibini almamış, nefsine kul köle olmayı özgürlük olarak benimsemiş zihinlerde oluşan depremleri acaba TOKİ imal edebilir mi?
Betona şekil veren usta, binanın çizimlerini yapan mimar, sağlam zeminler için etütleri inceleyen mühendisler şimdi deprem bölgelerinde gece gündüz çalışıyorlar. İki yıl gibi kısa bir sürede yıkılmış şehirleri tekrar inşa ediyorlar.
Türkiye'nin güçlü yönetimi, başımıza gelen her türlü afeti (deprem, orman yangını, sel felaketi vb.) bertaraf etmekte oldukça maharetli. Bölge insanına güven veriyor. Hizmet ve eser siyaseti ile enkazları kaldıran akıl, şeytani tuzaklarla ahlakını kaybetmiş, milli ve dini köklerinden sarsılarak yıkılmış nesilleri de toparlaması gerekiyor.
Her şeyin başı eğitim diyoruz. Lakin yıllardan beri ülkemizde yapılan eğitim, istenilen nesli topyekûn yetiştirmekte aciz kalıyor. Bir eğitimci olarak okullarımızdaki onca güzel bilgiye, onca güzel öğretiye rağmen öğrencilerdeki bu şahsiyet törpülenmesini engelleyemiyoruz. Anne baba ilkokula; ilkokul ortaokula, lise üniversiteye öğrenci hazırlıyor.
Her kademe bir sonraki eğitim kurumuna adam yetiştirmeye çabalıyorken ıskaladığımız bir şeyler var gibi. Sanki sorunları geçiştirme havası içinde her kurum. Biliyorum ki her kurumda -cepheyi savunan asker ciddiyetinde- bir çok eğitim kahramanı var. Lakin ağır ağır çökmeye yüz tutmuş bir görüntü arz ediyor karşıdan bakılınca görünen manzara.
Deprem gerçeği en taze acısıyla yıkımıyla akledebileceğimiz bir hakikat olarak karşımızda duruyorken nesillerdeki ahlaki yozlaşmayı fark etmek istemiyor bazıları. Asrın felaketi diye isimlendirilen bu olay yeryüzünün fizikî kurallarının ötesinde bir sarsıntı ile yerle bir etti yuvaları. Her şeye rağmen yok olup giden her ne varsa yerine konabilir, tamirat ile yeniden inşa edilebilir. Ya ahlak erozyonu altında fikren, aklen, kalben ezilip kalan nesilleri kim kurtaracak? Tabii ki ikinci eğitim dönemine başlayan öğretmen isimli neferler.
Eğitimdeki en büyük açık ya da problem bence "niyet temizliği"dir. Akademik başarıya kilitlenmiş hedefler revize edilmeli ve okulların her kademesinde karakter eğitimi verilmelidir?
Hani değerler eğitimi denilen uygulama var ya ondan... Nispeten yapılanlar var ama ateş bacayı sardı, yer sallanmaya başladı. Bir an önce daha çaplı, kalıcı, etkileyici bir şeyler yapılmalıdır, vesselam.
AHMET TAŞTAN