RECEP AKAKUŞ HOCANIN ESERİNDEN, DÜZENLEYİP YAYINA HAZIRLAYAN; AYHAN BAYRAKTAR

İnegöl coğrafyasında kültürel nitelikli terihsel sportif faâliyetler, avcılık, pâzdârlık ve kayabaşılık ile başlamıştır. Fetih sonrasında İnegöl fâtihi Turgut Alp ve aşireti, kendilerine dirlik olarak tahsis edilmiş olan ve tarihî belgelerde ” Turgut-Eli” diye anılan bölgeye yerleşmişlerdir. “Turgut-Eli” deyince de; Domaniç Derbendi’nden başlayarak Kozören Köyüne kadar uzayan Domaniç ve Uludağın, İnegöl Ovası’na bakan geniş engebeli kıyı şerdi, hatırlanmalıdır.

Bu yörede Gence Köyü merkez olmak üzere; doğudan batıya: Tahtaköprü Beldesi, Bahçekaya- Mesrûriye-Oylat Ilıcası - Bahariye - Gazelli/Hamidiye-Cevher Lala/Maden Emini-Eski Köy-Bedre / Çayyaka - Kazıklı / Soğuk Dere – Paşaören / Kirles- Doğanyurdu / Alayna–Suluköy/ Süle-Turgutalp/Genci - Sarıpınar/Sırnaz - Kayapınar / Gelene-Kıran - Baba Sultan / Geyikli Baba-Akıncılar / Kademi ve Kozören / Akdarma köyleri, “Turgut-Eli “yöresinin içinde yer almıştır.

İşte bu yöreye yerleşen Turgut Alp’in aşireti, kışları Uludağın ve Domaniç dağlarının odununu ve yaz mevsiminde de Ulu Dağın karını İnegöl pazarına getirip satmışlardır.Bir taraftan da o devirde çokça bulunan geyik, karaca, ceylan ve benzeri av hayvanları avlayarak geçimlerini sağlamışlardır.

Bu arada Osmanlı yönetim kadrosunda yer alan Doğancı başına telim etmek üzere; doğan, atmaca ve şahin yavrularını yuvalarından alarak eğitmişler ve bunları, Doğancıbaşına teslim ederek karşılığında hem belirli bir ücret almışlar ve hem de vergiden muaf olma gibi bir ayrıcalık kazanmışlardır.Tarihî belgelerde yer alan bilgilere göre bu sahada. “kayaba- şılık” veya “pazdârlık” diye bir meslek türü ortaya çıkmıştır. “Kayabaşılık” mesleğini seçenler, başta Oylat-Ulular Kayası olmak üzere; Akkaya, Karacakaya, Özçe Kaya, Delikli Kaya, Kilise Kaya ve Mindos Kayaları’nda yuva yapan doğan, şahin ve atmaca yuvalarını gözetim altında bulundurmuşlardır.

Bu yuvalardaki yavrular, daha yuvadan uçmadan önce buralarda yuvalardan “kayacı başı” eliyle alınarak “pazdarlar” a teslim edilmiş; onlar da bu yavruları, özel bir eğitime tabi tuttuktan sonra “gönenç” seviyesine geldiklerinde Doğancıbaşına teslim ederek bu yolla bu kişiler, hem geçimlerini sağlamışlar ve hem de vergiden muaf olmuşlardır.

Sırnaz, Doğanyurdu köyleri ile Doğanca ve Çakırca Çiftlikleri, bu tür kuşların eğitim yeri olarak kullanılmıştır. Çünkü, doğan yavrularına, “sarı” adı verildiği gibi atmaca yavruların da “çakırca” adı verilmiştir. Bu açıdan bakılarak etimolojik bir tahlil yapıldığında: “Sırnâz=Sarınâs”, sarılar, yani: doğan yavruları ile meşğul olan insanların oturduğu köy anlamına gelmektedir ki tahrir defterlerinde Sırnaz Köyü’nün adı, Farsça olarak, “pazdâr-timar yeri “ olarak kaydedilmiştir. Doğabyurdu Köyü’nün adı da –yine doğan yavrularının eğitimiyle bağlantılı olarak, “Alayna veya Köçekler” şeklinde kaydedilmiştir.

Adabînî Köyü civarında bulunan “Doğanca Çayırı” ile Kara Dere civarında bulunan “Çakırca Çiftliği” de atmaca yavrularının eğitim yeri olarak kullanılmıştır ki atmaca yavrularına da tarihî belge lerde “çakırca” adı verilmiştir.

Sultan Abdülaziz (1861-1876) devrine gelince; İnegöl’ün Mahmudiye Mahallesi’nde inşa edilmiş olan Sarı Camii ile bu camiyle bağlantılı olan Abdülaziz’in av köşkü, yine butür kuşlar ile ördek avının yapıldığı önemli bir “av-sahası” olarak düzenlenmiştir.Zira kış mevsimi geldiğinde” Kara Çayır” göl haline geldiğinden burası, kış mevsiminde yaban ördeklerinin konup göçtüğü bir mahal olduğu için avcılar, Sultan Abdülaziz tarafından yaptırılmış olan av köşkünü ve çevresindeki geniş alanı, av sahası olarak değerlendirmişlerdir. Gençliğimde-muhtemelen- av köşküne ait ahırların olduğu mahal, Doğan Spor Kulübü’nün merkezi olarak kullanılmakta ve yaptığı çay ile şöhret kazanmış olan “Kara-Eşekli” lakabı ile şöhret bulan bir kişi, burasını işletmekte idi.

Avcılık, esasen ata sporları arasında yer almış olmakla beraber, İnegöl’ün coğrafî pozisyonu nedeniyle, doğan, şahin ve atmaca yetiştiriciliği ve bu yolla yapılan ördek avcılığı, öne çıkmıştır. Çünkü yılın sekiz ayında göl ve batak halinde olan İnegöl Ovası, bu tür avcılık için bulunmaz bir ortam oluşturmuştur. (YARIN DEVAM EDECEK İNŞALLAH!)