Ol dem –Eyüp -aleyhisselam- ağladı; ve ayıttı: “İlâhî! Ne amel işledüm ki senden ırak düştüm.

Bu yüzden peygamber kızınun saçın kesüp ve de satup bahasın, bana nasîp edesin… (Bunun üzerine) Rahime Hatun ayıttı:

Ya Nebiyyallâh! Sen, ağlayıp melûl olma. Canım, senin yoluna fedâ olsun; saç, hod (kendiliğinden muhtemelen) evvelkinden dahî güzel olur.

Hak Teâlâ, ayıttı: “Katımda derecen âlîdür; sabrın, berâkâtından (dolayı) senden razıyım yâ Eyüp! Zevcen Rahime’den de razıyım…

Ol (o’nun hakkında iftira niteliği taşıyan yanlış bilgiyi) sana viren kişi, bilesün ki iblistür; (sakın) melûl olma! Anın sözü, yalandur. Ol dem de Eyüp -aleyhisselâm- sevinüp gönlü hoş oldu ve (Rahime Hatun’un getirdiği taamı yedi.; ol gice kulübede birlikte gecelediler; sabah olunca da Rahime Hatun ayıttı:

- Ya Nebiyyallâh! Bu gün kifayet edecek ve yetecek kadar taâmın vardur; (evde kalayım ve) bu gün yüzüne nazar ideyim… dedi. Ol gün onun katında oldu. Amma (o sırada yine) Eyüp Peygamber -aleyhisselâm- içten bir ah! itti ve ayıttı;

(Enbiyâ Sûresi’nin 83 ncü âyet-i kerîmesinde belirtildiği üzere): “Rabbim, gerçekten bana ağır bir hastalık isabet ittü. Sen, merhametlülerin en merhametlisisün..” dedi ve Rabbine samîmi ilticada bulundu. Hak Teâlâ, ayıttı:

“Yâ Eyüp! Niçün ah! İdersün? Eyüp, ayıttı ki ya Rab! Ah! ittüğüm husus, şu sebepledür kim ben, dilimle seni, zikrederem ve seni, kalbimle severem.

Hak Teâlâ, Eyüp -aleyhisselâm’a vahıy eyledi kim: Dil de benim Kalb de benim…

Kurtlar da benüm…. Üzerine çöken belâlar da benüm…. Senin fiğanın niçün? Kaçan Eyüp -aleyhisselâm, ayıttı:

- “İlâhî! Sen merhametlülerin en merhametlisisün., deyince Hak Teâlâ,Eyüp Peygamberin vücudundaki ol iki kurdu (bir anda) giderdi; ol kurt ki Eyüp-aleyhisselâm’ın dilini yemek istemişti.

(Hak Teâlâ), anı ağaçtaki yaprak üzerine (dut ağacı –yaprağı üzerine) bıraktı; ol (kurt), ibrişim kurdu oldu; yani: ipek böceği oldu. Şol kurt kim yüreğini yemek istedi.. ol kurt da bal arısı oldu.

Bir diğer rivayette ise dili dişleyen ağaç kurdu, sülük oldu; bir diğeri ise ağaç kurdu yani: ipek böceği, oldu. Hiç şüphesiz durumu en iyi bilen Yüce Allah’tır.

GÜNCELLEŞMİŞ ÖZET YORUM: Yüce Allah, Hz. Eyüp aleyhisselam’a, önce, çok mal ve çok evlâd-ü iyal lütfederek onu ikbal ve refahın en üst dercesine çıkarması; ardından da tüm mal valığının elinden alınması; sonra evlâd-ü ıyâlinin ortadan kaldırılması, bunu takîben de iğrenç bir hastalığa düçar edilerek sağlığının elinden alınması ve eşi Rahime Hatun üzerine atılan zina isnadıyla iptilâ ve belânın en kötüsü ile karşı karşıya bırakılmış olması, son derece dikkat çekicidir.

Karşılaştığı bütün bu belâlara sabırla direnen Hz. Eyüp-aleyhisselâm, Allah’a içtenlikle yaptığı ilticasını yineledi.

Yüce Allah da O’nun yaptığı bu samîmî ilticayı kabul etti. Rahime Hatuna, şeytanın tuzak kurarak iftira ettiğini Eyüpaleyhisselam’a-vahiy yolu ile bildirerek onun iffetli olduğunu ve ondan da razı olduğunu beyan etti.

Bunun üzerine Hz. Eyüb’ün vücuduna girip ona iztırap veren kurtlardan bir çeşidi, değişim geçirerek ipek böceğine dönüştü.

Diğer bir çeşidi de değişim göstererek bal arısına dönüştü. İlâhî takdir dilediğinde neler olmaz ki…. Neler, nelere dönüşmez ki Yeter ki o yüceler yücesi ulu yaratıcı, irade buyursun…. (R.Akakuş).

RECEP AKAKUŞ Hocanın eserinden düzenleyip yayına hazırlayan

Ayhan Talha Bayraktar