Rahime Hatun, ayıttı: “Varayım sana şu köyden taam getireyim” deyince Eyüp –aleyhisselâm- ayıttı: “Varup beni unutma (sakın! Deyince cevaben) Rahime Hatun ayıttı:” Senden gayrı ile meşğul olmazam. Canım sana fedâ olsun ya nebiyyâh! (dedi ve yiyecek almak üzere kulubeden ayrıldı; köye) vardı..

Yirmi bir ev gezdi ki Eyüp Peygambere taam getireyim (diye; sonunda ancak ihtiyaç duyduğu yiyeceği alabildi Bundan böyle de) her gün ol köye varup taam getürdi ve Eyüp Peygamberin ağzına kodu; şol kuş kim yavrusuna yedürir gibi… (ona) yedürdi.

(Ancak) bir müddet sonra ol köyün halkına iblis, insan suretine girup geldi ve ayıttı: “Bu (kadın), Eyüp mübtelanın avretidür. Ger onu köyünüzde korsanız cemîniz (hepiniz), cüzzam olursunuz (bu hastalığa yakalanırsınız diye onları tahrik etti.

Tedbir nedir diye soracak olursanız). Tedbir oldur kim ona nesne (hiçbir şey) virmeyesiz… O da gelmeye… Köyünüzden sürün onu gitsin dedi. (Bunun üzerine), turu geldi köy halkı; Rahime Hatun’u, sürdüler (ve köyden dışarı attılar. Bundan böyle) Rahime Hatun, kanğı köye varsa iblîs leîn ol köyün halkına varup tâlîm ederdi ve onu sürdürür idi.

(Yakın çevredeki köylüler) bildiler kim Eyüp Peygamberin hatunudır diye kendisine bir nesne (yiyecek) virmez oldular. (Gün geldi) cemî köyü gezdi kimse ona bir nesne virmedü. Kangı kapıya varsa onu sürer oldılar.

Vardı bir gün etmekçüye ayıttı: “Bana bir etmek sat dedi; yahut da ödünç vir” dedi. Etmekçü ayıttı: “Sen Eyüb’ün avreti değil misün? “Cevaben Rahime Hatun dedi ki:”Eyüb’ün avreti olam.. Bundan sana ne?) dedi. Bunun üzerine etmekçi ayıttı: - Yürü git…. halk seni görürlerse katıma geldügini kimse benim etmeğimi almaz.

Var git...! Katımdan seni burada görmesinler… Ol dem Rahime Hatun için için ağladı ve ayıttı: - İlâhî! Halk bizi kerih görüp yerdiler. Sen ahırette kerih görüp bizi reddetme… dedi ve turu geldi (kalktı) etmekçinin evine vardı ve ayıttı:

- Bana Ödünç (bile olsa) bir etmek vir didi. (etmekçünün) avretine.. (ve sözüne şöyle devam etti): “Allah’ın nebîsü Eyyub’un karnı açtur”. Deyince etmekçinün avreti ayıttı: “Sen, Eyüp müptelânın avretimi sün? dedi. Cevaben Rahime Hatun, “Evet ben, Onun avretiyem” dediğinde Etmekçinün avreti ayıttı:

- Var git ki gelen kişi, seni burada görmesün…. (Bunun üzerine) Rahime Hatun ayıttı: “Ey Hatun kişi! Seninle eve (içeriye girelim; orada konuşalım), dedi ve birlikte eve (içeriye) girdiler. Ev karanlık idi. (Bu nedenle) içerü çıra alıp girdiler. (Ancak o sırada) Rahime Hatun’un yüzü nikaplı idi. Yüzünü açtı; (bir anda) yüzünden bir “Nur” balkırdı. (ve bu nur, yanmakta olan çıranın) nurunu yedi (etkisiz hale getirdi).

Ol avret (etmekçinin avreti ise çok), korktu ve ayıttı: - Sen, in misün? Yoksa cin misün? Rahime Hatun, ayıttı: “Görüyorsun ki ben, insim, yani: Senin gibi bir insanım… Benim atam, Yusuf Peygamberdür… Ceddüm de

Yakup Peygamberdür. O’nun atası İshak Peygamberdür… O’nun da atası, Halîlü’rRahmân İbrahim Peygamber dür kim hepsinün üzerine salât-ü selam olsun…

Güncelleşmiş Özet Bir Yorum:

Bu bölümde ve Rahime Hatun’un şahsında Kadının kurduğu yuvayı korumakta ve hayatını birleştirdiği eşine karşı ğösterdiği sınırsız şefkat ve merhameti görmekteyiz. Bir peygamber kızı olmasına karşın, zevcesi Eyüp-aleyhisselam’ın çektiği çile ve ıztıraba ortak olması, neredeyse, onu da atası Hz. Yusuf’un cazibeli ve büyüleyici güzelliğine kavuşturmuştur.

Hz. Eyüp-aleyhisselâm-ıngösterdiği o engin sabır ve metanetin yanı sıra eşi Rahim Hatun da risalet ve nübüvvet nurundan pay almış; soy kütüğünün dayandığı Hz. Yusuf, Hz. Yakup, Hz. İshak ve Hak dostu Hz. İbrahim -aleyhisselam-a kadar uzayan nübüvvet ve risalet zincirine mensup olmanın gereğini yerine getirmiştir.

Demek oluyor ki ruhen yücelmek isteyenler, kalplerine tevhid inancını yerleştirdikten sonra onun feyizli ve de sihirli bir ifadesi olan“Kelime-i Tevhid”i, anlamını da içine sindirerek diliyle -vird halinde- nefsine ve diğer insanlara haykırmaktan vaz geçmeyecek ve bu inancını, özde ve de sözde yaşayacaktır.

RECEP AKAKUŞ Hocanın eserinden düzenleyip yayına hazırlayan

Ayhan Talha Bayraktar