Okullardaki disiplin sorununa bir kurban daha verdik dün. Hem de İnegöl’den.

Olayın basına yayılmasıyla birlikte ışık hızıyla müdür görevinden uzaklaştırıldı, soruşturma açıldı. Yaptığı doğru muydu müdürün? Asla. Bana kalsa öğrenciyi itmeyi bırakın öğrenciye bağırmak bile doğru değil. Bir öğretmen olarak en nefret ettiğim şey sınıfta bir öğrenciye sesimi yükseltmek zorunda kalıyor olmam. Ne zaman böyle bir hadise yaşasam, “Ben üniversiteyi, onca kitabı bunun için mi okudum” diye vahlanıyorum kendi kendime. Yanlış anlaşılmasın, yaptığım şeyden pişman olup da kendimi ayıpladığımdan böyle söylemiyorum; bilakis, “böyle bir eğitim öğretim ortamı, böyle okul, böyle öğrenci olur mu yahu” diyerek sisteme veryansın ediyorum ben.

Hani şimdi kamuoyu bütün gücüyle bu okul müdürünü linç ediyor ya, şiddet karşıtı naralar atıyor ya, emin olun böyle bir hadiseyi yaşamamayı en çok da öğretmen istemiyor aslında. Az biraz mantıklı düşünün, hangi öğretmen güzelce dersini işleyip de evine sakin kafayla dönmek istemez ki? İşi ilim öğretmek olan bu insanlar ne diye böyle hadiselerde adının geçmesini istesinler?

Kamuoyundaki sevgi pıtırcıklığının gerçek hayatta hiçbir karşılığı yok maalesef. Geriden bakınca masum görünen öğrencilerin okulda ne hale büründüklerini, ne haltlar yediklerini en iyi biz öğretmenler biliyoruz. Kabataş Erkek Lisesi gibi Türkiye’nin sayılı liselerinde bile öğrencilerin neler neler yaptıkları daha geçen hafta basında yer almıştı. Böylesine akademik başarısı yüksek okullarda bile hayal bile edemeyeceğimiz çirkinliklere bulaşıyorsa bu öğrenciler, kim bilir başarının ve seviyenin düşük olduğu diğer okullarda neler dönüyordur şöyle basit bir kıyas yapın bakalım.

Artık bu işin başarısı falan kalmadı ne yazık ki. Ahlakî eğitim okulda değil ailede başlıyor. Aileler ise çocuklarını evde terbiye etmedikleri gibi şımartıyor ve her istediğini yapmayı normal addeden tipler olmasına sebep oluyorlar.

Bakanlık ise disiplin sorunlarıyla ilgili hiçbir adım atmıyor. Okullarda eğitim öğretimle, ilimle, irfanla işi olmayan bir sürü öğrenci var ve okullarda istedikleri gibi davranıyorlar, çünkü hiçbir yaptırım yok adamakıllı.

Kamuoyu eğer linç edecek adam arıyorsa buyursun Milli Eğitim Bakanlığının yöntemini konuşsun biraz da. Emin olun bu okul müdürü belki de linç edilecek en son adam şu memlekette. Kendisini bizzat tanımıyorum ama araştırdığım kadarıyla iyilik peşinde koşan, pandemi döneminde ilçede kurulan ‘Vefa’ destek grubunda aktif rol alan, görev yaptığı okullarda her daim öğrencileri sahiplenen, onlar için mesai haricinde çabalayan bir adam kendisi. Okul aile birliği başkanı da bu minvalde açıklama yapmış zaten.

İnsanlarımızda araştırma ve sorgulama şuuru olmadığı için tek bir fiilden yola çıkarak toptan hüküm verebiliyor ne yazık ki. Adam harcamak işte bu kadar kolay bu memlekette. Bir insan bir kez hata yaptı diye ne yapalım, bütün iyiliklerini silelim ve sadece o yaptığı yanlışa mı odaklanalım? Adalet dediğiniz şey bu mu?

Bu mezkur duyarlı vatandaşlarımızı, aynı refleks ve duyarlılıkla bakanlığa baskı oluşturup okullardaki her türlü disiplin sorununu çözmek için çaba sarfetmeye davet ediyorum ben de. Çabalasınlar, samimiyetlerini görelim en azından.

Mustafa Yıldırım

Mil Maarif-Sen Bursa İl Temsilcisi