İnegöl'de Vakıflar Geleneği: Emîrlerden Hatunlara Uzanan Hayır Zinciri
Merhaba İnegöl'ün güzel insanları!
İnegöl'ün tarih ve kültürüne dair yazılarımıza devam ediyoruz.
İnegöl’ün tarihsel derinliğinde, yalnızca fetihler ve kahramanlıklar değil; vakıflar aracılığıyla yeşeren bir medeniyetin izleri de vardır. Osmanlı’nın ilk yıllarından itibaren bu topraklarda kurulan köy ve mezraa vakıfları, sadece dini değil, sosyal ve kültürel hayatı da şekillendirmiştir. İşte İnegöl’ün vakıf tarihinden anlamlı üç örnek: Emîr Hacı, Emîr Sultan ve Hatice Hatun’un isimlerini yaşatan büyük vakıflar...
Emîr Hacı Çiftliği: Bir Çiftlikten Hayra Açılan Yol
İnegöl’ün Süpürtü Köyü'nde bulunan Emîr Hacı Çiftliği Vakfı, tek başına bir çiftlikten ibaret olsa da, yıllık 210 akçalık geliriyle bölgedeki hayır sistemine katkı sunmuştur. Bu çiftlik, vakıf geleneğinin kırsalda da güçlü bir şekilde uygulandığının göstergesidir.
Emîr Sultan’ın Mirası: Maneviyatın Vakfa Dönüşen Gücü
Yıldırım Bayezid’in damadı, büyük mutasavvıf Emir Sultan Muhammed Buhari’nin adıyla anılan vakıf, sadece Bursa'da değil, İnegöl civarında da güçlü bir yapıya sahiptir. Mesûdiye Mahallesi’ne dâhil Zindancık mevkii, bu vakfın mülküdür. Ayrıca Kobaş ve Korkudlar adlarıyla anılan Yörük cemaatlerinin ödediği vergilerle birlikte, At Oğlanı, Koçi, Karaçepiş, Şıbalı, Konurlar, Akhisar ve Karalar köylerinden toplanan vergilerle oluşturulan 31 hane ve 20 mücerredin katkısı bu vakfa bağlanmıştır. Emir Sultan, vakıflar aracılığıyla hem şehirli hem kırsal halkı kapsayan geniş bir hizmet ağı kurmuştur.
Hamza Bey ve Vakıf Medeniyeti
Fatih Sultan Mehmed döneminin önemli devlet adamlarından Hamza Bey, hem savaş meydanlarında hem de sosyal hayatta derin izler bırakmıştır. İzmir fatihi, padişah musahibi, kaptan-ı derya ve beylerbeyi olan Hamza Bey, 1463 yılında Eflak-Boğdan seferinde şehit olmuş, Bursa-Muradiye’deki külliyesine defnedilmiştir.
Hamza Bey’in kurduğu vakıflar arasında şunlar yer alır:
-
Alemüddin (Hamza Bey) Köyü: 1520’de 5030, 1573’te ise 5033 akçalık gelir sağlayarak Bursa’daki külliyeye vakfedilmiştir.
-
Bilal (Gulamoğlu) Köyü: 1520’de 12029, 1573’te 12035 akçalık gelirle yine aynı külliyeye hizmet etmiştir.
-
Küçük Yenice (Ahî Karyesi): 1520’de 6017, 1573’te ise 6030 akçalık gelirle Hamza Bey’in hayır işlerini sürdürmüştür.
-
Kuzça Yaylası (Maden civarı mezrea): 1520 yılında 573, 1573’te 570 akçaya gerileyen gelirle Hamza Bey Külliyesi’ne katkı sağlamıştır.
Hatice Hatun’un Vakfı: Nesilden Nesile Uzanan Bir Hayır Eseri
Süleyman Bey’in kızı, Osman Gazi’nin ağabeyi Savcı Bey’in torunu olan Hatice Hatun, vakıf geleneğini kadın eliyle sürdüren nadide örneklerdendir. Hamza Bey’in torunu Mehmed Bey ile evlenerek hem siyasi hem hayır açısından köklü bir sülaleyle birleşmiştir. Eşi Mehmed Bey’in 1516’daki Mercidabık Savaşı’nda şehit düşmesi sonrası, sahip olduğu serveti evlatlık esasıyla vakfetmiş, Bursa Çekirge’deki Hatunlar Türbesi’nde yatan ailesine her gün Kur’an okunması için altı hafız görevlendirmiştir. Kulaca ve Hamza Bey köylerinde inşa edilen mescitler de bu büyük vakıf sisteminin bir parçasıdır.
Topraklarda Atılan Vakıf Tohumları
İnegöl ve çevresindeki bu vakıf köyleri, sadece ekonomik değil, aynı zamanda kültürel ve manevi bir kalkınmanın yapı taşlarıdır. Emîr Hacı’dan Emir Sultan’a, Hamza Bey’den Hatice Hatun’a kadar uzanan bu isimler, Osmanlı’nın yalnızca kılıçla değil, kalem ve hayırla da hükmettiğini göstermektedir. Her bir vakıf, geleceğe bırakılan bir sadaka-i cariye; her bir köy, vakıf medeniyetinin yaşayan şahitleridir.
Sıradaki yazımızda görüşmek üzere! Yaşam sevinciniz eksik olmasın!