Türklerin Anadolu’da kök salmaya başladığı Osman (1299-1326),Orhan (1326-1361), 1. Murat (1360-1389), 1. Bayezit (1389- 1402), II. Mehmet (1451-1481) yılları, II Bayezit (1481-1512) devrine kadar Osmanlı İmparatorluğu’nun kuruluş yıllarıdır.

Mimaride bir kimlik arayışı içinde olunduğu Anadolu’da, Türk beyliklerinin de farklı mimari kimlikler sergilediği yıllardır. Bursa’dan sonra 1363’te Edirne’yi başkent yapmış Osmanlıda, inşaatta yerel ustaların kullanılması, mevcut kiliselerin camiye çevrilmesi, ya da devşirme malzemeyi kullanmaktan çekinmemelerine rağmen Erken Osmanlı mimarlık kimliği, Orta Asya Türk Sanatı’nın Anadolu’da devam ettiği önemli bir mimari kuruluş dönemidir.

Sivri Türk kemeri oranları bozulmadan 17. yüzyılda Barok döneme kadar kullanılmaya devam etmiştir

İstanbul, Çapa Öğretmen Lisesi, Ankara, Gazi Eğitim Enstitüsü Binası, Edirne ve Filibe Gar Binaları vb. pek çok yapı Neo-Klasik üslupta yapılmıştır.

Şerife Deniz Ulueren, “İlk ayrıntılı Osmanlı Mimarisi Tarihi’ni yazan, dünyaca ünlü mimarlık tarihçimiz Doğan Kuban; Osmanlı kültürünün yarattığı en büyük şey mimarlıktır” der.

İnegöl İshakpaşa tarihi yapısında, “Vakfiyeden külliyenin orijinalinde bir imaret, zaviye, medrese, han, türbe ve ahırdan oluştuğu anla-
şılmaktadır.

Bu külliyenin doğusunda, dört yol arasında yaptırmış olduğu hamamı da üslup bakımından aynı devre ait olduğunu göz önünde bulundurursak, İshak Paşa Külliyesi içerisinde incelenebilir.

İshak Paşa Camiinin de minaresi yenilenmiştir. Ancak cami ve medresenin duvarlarında tuğla geometrik Türk motiflerini görmek mümkündür.

Tekke ve zaviyeler, müslümanlar tarafından tevhîd inancını bütün insanlığa yaymak ve bu îmânı gönüllere yerleştirmek için vakıf esaslarına uyularak kurulmuş müesseselerdi.

Beden duvarlarında tuğla (2 sıra)+taş, hatta dikine 1 veya 2 sıra
tuğla kullanılarak örülmüş beden duvarları ve yer yer pişmiş toprak geometrik kaplamaların yüzeyde dekorasyonda kullanılması bazı
Bizans hayranlarının söylediği gibi Bizans Sanatı etkisiyle değil aksine
Anadolu öncesi Türk sanatı ürünlerinde Azerbaycan, Kuzey İran, Hazar
Denizi çevresinde Karahanlı, Gazneli ve Büyük Selçuklularda görülen
bir uygulamanın devamıdır.

Ne yazık ki günümüzde depremlerle sık sık yıkılan bu minarelerin kötü restorasyonlarından sonra, pek azında orijinal süslemeler kalmıştır İshak Paşa Camii’nde de görülen Bursa ve Edirne’de 14. yüzyılın
mimarisine adeta bir imza atmış olan Ters (T) plan şeması, zaviye geleneği ile oluşmuş “Zaviyeli Camiler” kategorisinde bir camidir.

Bu şema ne Bizans ne de Anadolu medeniyetlerinde görülmeyen özgün bir plan şeması olup, Osmanlı Türk sanatının bir ürünüdür.

Erken Osmanlı Mimarisi’nin Orta Asya Türk sanatını bilerek ve isteyerek kullandığı ve yerel mimariden farklı bir kimliği sergilediği nadir uygulamaların bir merkezi de İnegöl’dür.

İnegöl Erken Dönem Osmanlı yapılarının özgün niteliklerini korumak anlamak ve anlatmak bir görev olmalıdır.

Prof. Dr. Ayşe Gülçin KÜÇÜKKAYA

Uluslararası İnegöl Tarihi ve Kültürü Sempozyumu-1