Osmanlı Tarihi umumi Türk tarihinin çerçevesi içinde, yani sair Anadolu Beylikleri ile beraber Anadolu Selçuklu Tarihinin bir devamı gibi telakki ve tetkik olunursaancak o zaman karanlık noktaların anlaşılması mümkün olabilir.
Sultan Baybars’ın 1277’de Müslüman Anadolu’yu putperest Moğollardan kurtarmak için Anadolu’ya girmesi ve destek görmediği için ayrılmasından sonra Abaka Han Anadolu’ya büyük bir ordu göndererek binlerce Türk’ü öldürttü.
Bu olay sonrası Anadolu’nun vaziyeti büsbütün karışık bir hal aldı. Anadolu’ya Moğollar tarafından binlerce kişilik Moğol-Türk grupları getirildi. Eskişehir-Kütahya çevrelerine yerleştirilen Çavdarlar bunlardandır.
İlhanlı idaresinin şarki ve orta Anadolu’ya yerleştirdiği bu yeni göçebe aşiretler, o sahalarda yaşamakta olan Türk aşiretlerini garbi Anadolu’nun uclarına doğru çekilmeğe mecbur etmiş ve bu suretle henüz Bizans’a tabi sahil mıntıkalarına doğru yeni bir Türkmen ilerlemesi başlamıştır.
Nihayetinde bu yoğun Türkmen nüfusu, Osman Bey’e fütühatı için insan kaynağı sağladığı gibi fethedilen yerlerin kısa sürede Türkleşmesinde de etkili olmuştur.
Dündar bey’in ölümü ile ilgili olarak bu hadisenin farklı zamanlarda olduğuna dair çeşitli bilgiler de mevcuttur. Aşıkpaşazade, Dündar Bey’in mezarının Köprühisar ile Çakırpınarı arasında yol kenarında olduğunu ifade ediyor.
Yine alan araştırmalarımız sırasında Bilecik merkeze bağlı Karaağaç köyünüm hemen kuzey çıkışında yolun sol tarafında iki tane mezar tespit ettik. Mezarlardan batı istikametinde olanın eski bir mezartaşı var ancak üzerinde isim yok.
Bilecikli yerel araştırmacılar Yusuf Gülşen ve İsmail Yılmaz halkın bunları eskiden beri Dündar Bey ile ilişkilendirmesinden, mezarların konumlarından ve mezar taşlarından yola çıkarak Dündar Bey ile Hasan Alp’e ait olduklarını tespit edip yeni mezar taşları da yaptırmışlar.
Bu mezarların bulunduğu alanda çok yaşlı iki çınar ağacı vardır ve bu mezarlar yüksekçe bir yere konuşlandırılmışlar ve mezarların çevresi de özellikle batı tarafından bir ihata duvarı ile desteklenmiştir. Burada gördüğümüz mezar taşının aynısı bu köyün yakınında bulunan Alpagut Köyü’nde Aykut Alp’e ait olduğu ifade edilen mezarda da bulunmaktadır.
Aşıkpaşazade “Ertuğrul zamanında cenk cidal olmadı. Yaylalarında yayladılar, kışlalarında kışladılar” derken; Ruhî ve Şükrullah ise Ertuğrul’un Germiyan topraklarından sızan Tatar ile mücadele içinde olduğunu ifade ederler
Daha önce de belirttiğimiz gibi Ertuğrul Bey’in Karacahisar-Bilecik arasına yerleşmesi ile beraber, buralarda yaşayan gayr-ı Müslimlerin Tatar baskınlarından emin olması bunlarla mücadele olduğunun ya da
Yrd. Doç.Dr. Refik ARIKAN
Uluslararası İnegöl Tarihi ve Kültürü Sempozyumu-1