Aziz kardeşlerim, Ebu Mihcen -Allah ondan razı olsun- hepimize mektup yazmıştır. Bütün çağlara bu mektubu yazdı o aslında.

Üzüntümüzden “Keşke Ebu Mihcen olayını dinlememiş olsaydık” deriz diye de korkarım. Hepimize mektubu var, adeta selamı var hepimize.

Bu selamda ne diyor biliyor musunuz;

“Ey ‘Allah ve Resûlullah!’ diyen mümin erkekler ve kadınlar, sakın geçmişinize bakmayın, Allah’ı nerede bulmak istediğinize bakın.” Bu mektubunun birinci maddesidir.

“Ey bütün mümin erkekler ve kadınlar, vakıf başkanları, hocalar, hacılar, anneler, babalar, evlatlar, kocalar, hanımlar… siz kötülüğünüze değil, kötülükten kurtulup kurtulmadığınıza bakın.”

Ey ümmet-i Muhammed diye bir şeye iman edenler, ‘tek başıma değilim, ümmetim var benim’ diyenler, bu ümmette defolu insan yoktur, atılacak kimse yoktur.

Bu ümmet, becerebilirsen Sad bin ebi Vakkas olursan, kocan Sad’dır diye düşünebilecek bir kadın olursan, bu ümmetin sarhoş adamından bile melekler gibi cihat eden, ibadet eden, mücahit, muttaki nesiller gelir.

Allah bu ümmete Peygamber aleyhissalatu vesselam Efendimiz’in isminin bereketiyle büyük bir bereket vermiştir.

Bu ümmetin meyhanelerinden bile gözyaşıyla “Allah” deyip ruhunu mümin olarak teslim edecek insanlar çıkabilir.

Bu ümmet, bakir bir ümmettir. Eski ümmetler gibi gökten üzerine lanet inmiş, göklerin kapısı kendisine kapılmış bir ümmet değiliz biz.

Sarhoşumuzdan ayığımıza, suçlumuzdan masumumuza kadar hepimiz Allah’ın kuluyuz.

Allah, bu ümmete kapılarını kapatmamıştır, hiç kimse bu ümmetten umut kesme hakkına sahip değildir.

Bizim sorunumuz; hasta yatağında sıtmayla boğuşurken bile cephedeki kardeşlerini seyreden Sad olma sorunudur.

Sarhoş olsan bile, cinayet işlemiş olsan bile Allah’tan umut kesmeme ciddiyeti sorunudur.

Ve akıbeti ne olursa olsun, kocam beni boşayacak olsa bile ümmetim bu delikanlıya muhtaçken risk almaya mecburum, diyebilen hanımlar olmak zorundayız.

Gerisi Allah’a kalmış, Allah’ın yardımıyla hallolacak işler demektir.

Hamdele-salvele.

NURETTİN YILDIZ