YEMEN GAZİSİ AHMED YAVAŞ DEDE

Ahmet Dede, mühacir kökenli bir âiledendir. Esas mesleği, boza ve helva üretimi yapmaktır.

Ancak Birinci Dünya Savaşı patlak verince askere alınır ve Yemen cephesine gönderilir. Burada yedi sene kalır ve İngilizlere esir düşer; esaretten kurtulup İnegöl’ e geldiğinde tüm âile fertlerinin vebâ hastalığından ölmüş olduğuna şahid olur.

Bir müddet hayat küser; ancak hayata küsmenin ve hayattan kopmanın bir çare olmadığına kânî olur.

Günümüzde ikinci kuşak torunları tarafından İnegöl Kasımefendi Caddesi üzerinde helva üretimini sürdüren âilenin yanında çalışmaya başlar: uzunca bir süre burada karın tokluğuna çalışır.

Bu arada bir sonraki bölümde hikâyesi anlatılacak olan “Ayşe Nine” ile evlenir; ne kendisinin ve ne de Ayşe Nine’nin çocuğu yoktur.

Sağlık durumu, helva üretimi için yeterli olmadığından rahat beş vakit namazını kılabileceği uyğun bir iş arar; karşısına sebze pazarında manavlık yapan “Şişko Saîd” lakaplı hamiyyet sahibi bir kişi çıkar.

Kendisine, İnegöl’ de halk pazarının kurulduğu sadece perşembe günleri manav dükkânında kendisine yardım etmesini ve buna karşılık bir hafta boyunca evinin ihtiyacı olan sebze ve meyvayı almak ve de haftanın diğer günlerinde manav dükkânında kendi adına limon satmak husunda anlaşırlar.

Böylece; Ahmet Dede, halk pazarının kurulduğu Perşembe günleri, “Şişko-Saîd” Efendi namına çalışır ve evinin haftalık sebze ve meyva ihtiyacını karşılar.

Haftanın diğer günlerinde manav dükkânı girişinde kendi adına limon satarak âilesini geçindirir; beş vakit namazını da çarşı camii olan İnegöl İshakpaşa Camii’nde cemaatle kılmaya devam ederdi.

İlgili bölümlerde açıklandığı üzere ben de o yıllarda hem İshakpaşa camii’nde kayyımlık hizmeti yapıyor ve hem de derslerimi bu camide hazırlıyordum.

Ergenlik çağına ulaşıp zihnî bir dağınıkla karşılaşınca, önce, dükkânda derslerimin alınması konusunda Merhum hıfız hocam Hafız Mehmet Çuhadar ile farklı düşündüğümüz için aramızda soğukluk meydana geldi.

Ardından da “bere” ve “kasket” giymediğim için âilem ile de aram açıldı.

Hocam, babamı çağırtıp “Bu kelp, adam olmaz; al bunu götür; köyde çoban olsun!” deyince kendimi, boşlukta hissettim.

işte böyle bir ortamda İshakpaşa Camii cemaatinden Yemen Gazisi Ahmet Dede’yi yanımda buldum. Eşi Ayşe Nine ile anlaşıp beni, himayelerine aldılar ve de evlerinde misafir ettiler.

Limon satarak eşini geçindiren Ahmet Dede, bana bir evlat müamelesi yaptı ve köye dönmeme engel olarak hıfzımı tamamlamaya vesile oldu. Nur içinde yatsın Yemen gazisi benim Ahmet dedeciğim!