GEL TANIŞALIM

Çocuklarımıza sıkı sıkı tembihleriz: "evladım sakın tanımadığın kimselerden bir hediye kabul etme" diye. Tanımadıklarımızın ikramlarından bile şüphe duyarız.

İş başvurusu yaparız firmayı tanımak isteriz. Personel almak için özgeçmiş isteriz, referans isteriz. Araba almak veya satmak için tanıdık olmasını avantaj görürüz. Çocuğumuzun öğretmenini tanımak isteriz. Kız istemek için araştırmalar yapar tanımak isteriz, damat adayı için türlü filmler çevirir tanımak isteriz. Çocuğumuza bakıcı tutmak icap etse kırk türlü araştırmak isteriz. Bunların hepsi de doğru ve olması gerekenlerdir.

Üniversite tercihleri yapmak için meslekleri tanımaya çalışırız, yetmez okulları tanımaya çalışırız, yetmez mezun olunca çalışabileceği sektörleri tanımaya çalışırız. Türlü türlü fizibiliteler yaparız... Neticede ömrümüzün sonuna kadar olan zamanı etkileyecek ciddi meselelerde hata yapmak istemeyiz. Koca bir ömrü heder etmemek lazım. Belki 30 yıl, belki 50 yıl, belki de 80 yıllık hayatımızın refah seviyesini bu kararlar bağlayacaktır.

Peki bize türlü türlü nimetler veren, aldığımız kararlar ile sonsuz bir hayatın temellerini atacağımız, sınavı geçemezsek yanacağımız, doğru tercihlerde bulunmazsak sonsuz bedeller ödeyeceğimiz; bu imtihanın ve hesap gününün sahibini tanımak için ne yapıyoruz?

Taraftarı olduğumuz futbol takımının oyuncularını, başkanını, teknik heyetini, şampiyonluklarını, ederlerini, eski maçlarını bilebiliyoruz. Fanatiği (!) olduğumuz politikacının yaptığı tüm güzel görünen işleri ve sevmediğimiz politikacının kötü görünen tüm işlerini öğreniyor ve ezberleyebiliyoruz. Sevdiğimiz hocaların, bilim insanlarının, yazarların, şairlerin kitaplarını okumayı hatta en sevdiklerimizin tüm kitaplarını okumaya gayret ediyoruz.

Peki bizi yaratan ve kendisinin kudretini idrak edebilmek için bize akıl veren bizden bu aklın şükrünü isteyen Rabbimizin, en sevgilinin kitabını kaç kere okuduk? Ölülere hatim için okunanları saymazsak: "Rabbim bana ne diyor, benden ne istiyor, beni neyi düşünmeye çağırıyor" diye hiç kitabını okuduk mu?

Akıl bizlere verilen en büyük nimettir. Akıl nimetine istinaden Rabbimiz bizden namaz ile şükretmemizi istiyor. Zira akıl nimeti verilmemiş olanın namaz ile mükellefiyeti yoktur. Akıl, hangi akıl?... Allah Teala'yı düşünecek akıl. Rabbimiz kitabında: "Andolsun biz, Kur'an'ı düşünüp öğüt almak için kolaylaştırdık. Var mı düşünüp öğüt alan?" (1) diye buyurmaktadır. Düşünüp öğüt almak için okumamız gerekir, okuyor muyuz?

İnsan hiç tanımadığı kişiyi sevemez. Sevmek için tanımak gerekir. Rabbimizi tanımazsak nasıl sevebiliriz? Sevmeden Rabbimizin isteklerini kusursuz yapmak için nasıl gayret edebiliriz? Sevmesek nasıl razı olabiliriz ve de nasıl razı edebiliriz? Kur'an'da aynı surede: "Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse bilsin ki Allah öyle bir kavim getirecektir ki Allah onları sever, onlar da Allah'ı severler..." (2) buyurmakta iken sonralarda : "...Allah onlardan razı olmuştur, onlar da O'ndan razı olmuşlardır. İşte büyük kurtuluş ve kazanç budur." (3) diye buyurmaktadır.

İnsan tanıdığını sevebilir. Allah'ı tanımak için Kur'an kitabını okuyalım ve kainat kitabını okuyalım. Tanıdıkça seveceğiz, sevdikçe yanacağız, yandıkça isteklerini yerine getirmekten haz alacağız. İşte o zaman ibadetlerden haz alabiliriz.

Rabbim, kendisini layıkıyla tanımayı bizlere nasip etsin. Rabbimizi tanıyabilme aşkını bizlere nasip etsin. Allah Teala bizden razı olsun, bizlere de O'ndan razı olmayı nasip etsin. Amin.

Allah'ın (cc) kulu, Ümmet-i Muhammed'den, kardeşiniz İlyas...

1. Kamer suresi 17. ayet

2. Maide 54. ayet

3. Maide 119. ayet