Batıdan sorgusuz ithal ettiğimiz, çocukken izlediğimiz ve hala çocuklarımızın yetişmesine katkıda bulunan çizgi filmler... Bilinçaltımıza ve değerlerimize öyle etkiler bıraktı ki neticelerini görmesek her şeyi çok masumane zannedeceğiz.
Avrupa'dan kaçan eşkıyaların Amerika kıtasındaki yerlileri katlederek zulüm üzerine kurdukları sözde medeniyetten haliyle halk kahramanları çıkmadı. Çocukların masum fıtratına anlatacakları kahramanlıkları olmadığı için ve de unutturmaları gereken insanlık dışı katliamları olduğu için sözde kahramanlar icat ettiler. Örümcek adam, Hulk, ninja kaplumbağalar gibi sözde kahramanlar; genelde laboratuvar kazaları sonucu kazanılan üstün özelliklerini insanlık faydasına kullanan kahramanlar olarak tanıtıldı.
Yine bir çok çizgi filmde beyaz önlüklü bilim insanları; insana, insanüstü özellikler katmak için uğraşan çok iyi kalpli insanlar olarak tanıtıldı. Bilim, kötü amaçlar için kullanılsa bile bu ancak bilim insanlarını tehdit eden kötü insanlar tarafından zorla yaptırılmış olarak gösterildi. Yani bilim ve bilim insanları öyle iyi insanlar ki onlar hep insanlığın faydası için çalışırlar, aksi bir durum varsa da bu bilim insanına zorla yaptırılmıştır. Ancak dini değerler veya din adamları için aynı hassasiyet hiç gözetilmedi. Böylece ilahi dinlerin yerine bilimi din edinmemiz gerektiği algısı, en küçük yaşlarda beynimize kazınmaya başlandı.
Hayallerde insanlığı Transhümanizm denilen felsefe gereği insanüstü kuvvetlere taşımaya çalışan bilim insanları oluşturdular. Vardığımızı noktaya baktığımızda ne makineler Transformers oldu ne de insanlar Transhümanist oldu. Vardığımız noktada Transseksüeller ve LGBT denilen iğrençliği savunan ve de sempatik göstermeye çalışan insanlar oldu. Bu öyle tesadüfen gelinmiş bir nokta değil. Rabbimiz, Kur'an'ı Kerim'de: "İnsanlardan kimi de vardır ki, dünya hayatı hakkındaki sözleri senin hoşuna gider ve o kalbindekine Allah'ı şahit tutar. Halbuki O, İslam düşmanlarının en yamanıdır. İş başına geçti mi yeryüzünde bozgunculuk çıkarmak, ekini ve nesli helak etmek için koşar. Allah ise bozgunculuğu sevmez." (1) buyurarak bizi bu kişilere karşı uyarıyor. Onlar yüzümüze gülecekler ekini ve nesli helak etmeye gayret edecekler.
Ekinin bugün vardığı noktaya bakarsak; tohumu ile oynanmamış nerede ise bitki kalmadı. Yediklerimiz topraktan değil fabrikalardan önümüze gelir oldu. Şimdi yeni yasalar ve de şirin cümleler ile hayvansal gıdaları da yok edip onu da fabrikada üretmeyi servis etmeye başladılar. Birileri yer yüzünde bozgunculuk çıkarmak için yediklerimizi ve de çocuklarımızı helak ediyorlar. Peki ayet çocuklarımızı helak etme ile ekini helak etmeyi tesadüfen mi bir arada sayıyor? Hatta sıralamada neden önce ekini sonrasında nesli helak etmeyi anlatıyor? Kur'an'daki hiçbir kelimenin yeri tesadüfen orası değildir. Rabbimizin kelamı nedensiz değildir.
Peygamber Efendimiz (Salat ve Selam üzerine olsun): "Şurası muhakkak ki, haramlar apaçık bellidir, helaller de apaçık bellidir. Bu ikisi arasında (haram veya helal olduğu) şüpheli olanlar vardır. İnsanlardan çoğu bunları bilmez. Bu durumda, kim şüpheli şeylerden kaçınırsa, dinini de, ırzını da tebrie etmiş olur..." (2) diye buyurdu. Şüphelilerin, yani o dönem için ortaya çıkmamış ve hakkında hüküm verilmemiş gıdalar dahil dikkat etmezsen dinin ve IRZIN zarar görebilir. Haydaa. Neden dinin ve sağlığın demedi de dinin ve ırzın dedi? Yediklerimiz sağlığımıza zararlı mı diye düşünürken ırzımıza bile zarar verebilir demek ki! Yoksa LGBT'nin iğrençliğini hak sayıp, bu hakkı savunmak Müslümanların aklına nasıl düşebilir ki?
Rabbim yediklerimizin helallerden olmasını nasip etsin. Bizlere, şüphelilerden uzak durma gücünü versin. Amin.
Allah'ın (cc) kulu, Ümmet-i Muhammed'den, kardeşiniz İlyas...
1. Bakara suresi 204 ve 205. ayetler
2. Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tırmizi, Nesai