Gazze için yapılan barış anlaşmalarının üzerinde Türkiye’nin ve Cumhurbaşkanımızın etkili olmasından öte “barışın olması” tüm insanları sevindirdi. En çok da Gazze’de aç, susuz, doktorsuz, ilaçsız kalan Gazzelileri çok sevindirdi. Fakat bizler İsrail’in nasıl bir anlayışa sahip olduğunu bildiğimiz için kalıcı bir barış olmama endişesini de taşıyoruz. Sürmeyebilir, çünkü şımarık ne yapacağı bilinmez azgın bir çocuk gibi olan İsrail hırsını alamamış.
Büyük(!) hedefleri olduğunu ve kimseden çekinmeden bunları yapabileceğini, uzun süreden beri kurmuş olduğu dünya sistemi çerçevesinde güven içinde yapmaktaydı.
Lakin böyle hırslı insanların/milletlerin başına ne gelirse gözünün körlüğünden gelmektedir.
Bu tür durumlarda ülkemizde, devletimize ve cumhurbaşkanımıza yönelik her türlü olumsuz cümleleri kimlerin çıkardığını test etmek zor değil aslında.
Çünkü bu tür tespitleri kendi bilgisi ve aklı çerçevesinde ortaya koyduklarını ve işin hakikatinin böyle olduğunu, en güvendiği insanlardan duymuş olacakları muhtemeldir. Fakat bir insan şahsen ne kadar güvenilir olursa olsun bilgi aldığı kaynaklar da çok önemlidir. Eğer takipçileri manipüle edilebilecek bir cümle paylaşım yapılmış ise iş bambaşka bir yine kayar.
Barış içinde büyük bir sevinç barındırıyor. Hamas yiğitçe yurdunu korudu. Halk çok zahmet çekti. Dünyaya muazzam bir Müslüman nasılmış gösterdiler. Dünyanın vicdanını harekete geçirdiler. Bunca işi başaranlar elbette barış sarhoşluğu yaşamayacaktır. İsrail’in ne yapacağını bilemeyeceklerdiyse niçin savaşa girdiler. Ânı şehadet, ahiri zafer olan bir yolda yürüyen onlar.
İşte savaş sebebiyle yerinden edilmiş, sırtındaki yükü ile evine dönen ak sakallı yaşlı bir amcanın sözleri.
“Biz burada kendi toprağımızda Gazze’de kalacağız. Gazze topraklarına bağlı kalacağız. Gazze’nin adını koruyacağız. Bütün dünya bilsin ki Gazze, Netanyanu'nun büyük efendi devlet hayalini kırmak için birinci savunma hattıdır. Biz engelledik onların Mısır’ı Ürdün’ü, Suudi Arabistan’ı, Irak'ı, Suriye'yi ve Lübnan'a işgal etmelerini.
Eğer Gazze olmasaydı İsrail'in bu hayali gerçekleşebilirdi. Düşünün Gazze bugün içerisindeki yıkıma rağmen teslim olmadı. Ama sabırlı ve direniyor. Tüm dünyaya bir ders veriyor.
Onlar hedefine ulaşamadılar, anlaşma dışında başka türlü değil müzakere onların isteklerini gerçekleştiren tek yoldur. Aksi takdirde bir alternatif kabul etmeyecektir ve biz Allah'ın izniyle burada kalacağız.
Selam olsun Gazze’ye... İçindeki erkeklere, gençlere, kadınlara, şehitlere veya yaşlılara... ve harap olmuş topraklara selam olsun...
İki şehidim var. Evim ve tüm toprağım... Hayır, bunların hiçbiri Müminin izzeti olan bu topraklarla kıyaslanamaz.”
Hani derler ya bunlar ne yiyor ne içiyor diye... Ne güzel bir eğitim almışlar, diyesi geliyor insanın. Onlar bilinçli ve mücadeleci bir halk. Onların içinde bulundukları hal benim için rehberdir. Onlar seviniyor ise ben de sevinir, onlar üzülürse ben de üzülürüm.
Yetmiş yıldır süren zulmü direne direne tüm insanlara örnek bir mücadele ile yendiler. Bu çağda bu kadar hakikatli ve İslami bir mücadeleyi kimse yapmamıştır. Siyasi alanda da, içlerindeki satılmış hainlerle de siyonist alçak köpeklerle de mücadele etmeyi bilmiş bir halktır Gazzeliler.
Onlar çağımızın yiğitleri, onların davası davamız, mücadelesi de mücadelemizdir. Hak ile batıl savaşı kıyamete kadar devam edecek ve Rabb’imiz de bu zafer günlerini aramızda gezdirecek.
Yaraların bir an önce sarıldığı zafer günleri kutlu olsun.
AHMET TAŞTAN