“Lâ-ilâhe illallâh “diyene (ve dili ile bu anahtar sözcüğü söyleyen kişiye) dört
nesne gerek; (yani: rûhî yöneliş aşaması ve yaklaşım tarzı gerekir; şöyle ki):
a) Evveli (ilk aşamada): Tasdîk, (yani: Kalbî onay, vardır).
b) İkinci (aşamada) Ta’zîm, (yani: Kalbî onayın, tüm varlığı saracak tarzda
sonsuzluğa doğru açılması söz konusudur).
c) Üçüncü (aşamada) Halâvet, (yani: Tasdîk ve ta’zîmin, kişi ruhunda derin bir haz uyandırmış olması gerektir);
d) Dördüncü (aşamada ise) Hürmet, (yani: Tasdîk, Ta’zîm ve Halâvet
aşamlarını geçtikten sonra kişinin, hem yaratana ve hem de yaratılanlara karşı derin sayğı duymasının gerçekleşmiş olmasıdır.
Sıralanan bu dört aşamanın kısaca analizi şöyledir):
aa) “Lâ-ilâhe illallâh”diyenin, Tasdîki olmaz ise (o kişi), münâfıktır.
bb) “Lâ-ilâhe illallah” diyip bunu, kalbi ile de onaylayan kişide) Ta’zîm, olmaz ise (o kişi), mübtedi’dür; (yani: bid’atçıdır ve temel tevhid gerçeğini, gölgelemiştir).
cc) “Lâ-ilâhe illallâh” diyen ve bu sözünü: tasdîk eden, ta’zîm gösteren ve de
halâvet ile bu inancını pekiştiren kişide şâyet ) hürmet olmaz ise (bu kişi), fâsıktur; (yani: tevhit inancına dayandırılmış olan İslâmî yaşam biçimini sulandırmıştır).
(Gerçek olan şudur kim: Bir kimse), “Lâ-ilâhe illallâh” kelimesini, sıdk ile
dise kalbinden küfür zulmeti, müzmahıl olur; (yani: Kalbinden küfür karanlığı gider; yerine) îman nuru, kalbinde olur. Eğer bir mü’min günde bin kere“Lâ- ilâheillallâh” dise her birinde (ve her bir söyleyişten sonra binden) ziyade havâtır ve taallükâtı (kalbten) nefyedüp (bu yolla îman nuru ile aydınlanan kişi kalbi, akıl üstü gerçekleri de) keşf ide..
(Böylece): “Lâ-ilâhe illallâh” (anahtar) kelimesi ile kişi, küfür zulümâtından
(kurtulur); iman nuruna vâsıl olur.
* “Lâ-ilâhe illallâh”(anahtar) kelimesi ile kişinin, ırağı yakın olur;
* “Lâ-ilâhe illallâh” (anahtar) kelimesi ile ( kişi), zelîl iken azîz olur;
* “Lâ-ilâhe illallâh” ( anahtar) kelimesi ile(kişi), düşman iken velî olur;
* “Lâ- ilâhe illallâh” (anahtar) kelimesi ile (kişi), ölü iken diri olur.
Hak Teâlâ’nın keremüdür kullarına ki kaçan bir kişi, dünyadan i’râz itse (yüz çevirse) dahî (sonra da ) Hak Teâlâ’ya ikbâl itse (yönelse) ve her bir kerre (yönelişlerinin her birinde) “Lâ-ilâhe illallâh” demesinde yediyüz hasenât yazılur; ve eğer (yukarıda sıralanan aşamaların hepsi göz önünde bulundurularak) huzûrü kalb ile ve huşû ile ve ihlâs ile ve ta’zîm ile ve sıdk ile ve hürmet ile ve halâvet ile ve safâ ile “Lâ-ilâhe illallâh” dise (o kişiye), yer ile gök aralığı dolusunca hasenât virile.
Tarihsel Kimliği Açısından Güncelleştirilmiş özet yorum:
Açıkça görüldüğü üzere tevhit inancının benimsenmesinde hem sözün ve
hem de kalbî onayın, önemi vardır. Tevhit inancının sözle ifadesi, “Kelime-i
Tevhid” adı verilen anahtar sözcüğün dil ile söylenmesi ile gerçekleşir. Ancak
bu sözlü ifadenin Hak katında kabul edilmesi için kalbî onay, denilen tasdîk ve bununla bağlantılı olarak da ta’zîm, halâvet ve hürmet gibi ruhî yaklaşımlar, gerekli görülmüştür. (R. Akakuş)
RECEP AKAKUŞ Hocanın eserinden düzenleyip yayına hazırlayan
Ayhan Talha Bayraktar