Eski muhtar anlatıyordu, “Seksenli yıllar, Çiftçi Bağkur’u zorunlu oldu, Kaymakam her köyün nüfusuna göre muhtarlara talimat verdi, en az şu kadar isim bildirin diye.
Topladık köylüyü “Girmek isteyen var mı?,” kimse yok. Eh biz de sesi çıkmayacaklardan, bizi nasıl olsa sevmeyenlerden bir liste yaptık verdik. Bağkur primi ödemeye başlayınca, listedekiler başladılar bize kızmaya sövmeye.
Aradan yıllar geçti o gün sövenler emekli maaşı almaya başlayınca bu sefer diğerleri başladı sövmeye. “Beni de bildireydin bak şimdi ben de maaşa geçerdim.”
TAYMIS GELDİ TAYMIS
Altmışlı yıllar; ilçe pazarının kurulduğu perşembe günleri, Ankara Caddesi’nden Çardak Camiye çıkış noktasına yakın bölgede bir sergide “New York Times” gazetesi satılırmış.
Epey de satılırmış, Sergici Faik Usta adlı kişi “Taymıs geldi Taymıs” diyerek yana yakıla bağırır, özellikle köylüler yaprak yaprak satın alır köylerine götürürmüş. Daha sonra Feyzullah Erkul adlı ağabey bu işi devralıp bir süre devam ettirmiş.
Mesele şu; New York Times’in yaprakları ülkemizde çıkan gazetelere göre daha ince olup, sarma sigara kullananlar tarafından sigara kağıdı olarak kullanılmak için daha tercih edilmektedir.
Kaynakça : Özkan Güriş ve Feyzullah Erkul
TFF’YE ZİYARET
İki binli yılların sonları, İnegölspor Kulüp Başkanı, İnegölspor Kulübü eski başkanı, İnegöl Belediye Başkanı ve İnegöl’lü bir Bursa Milletvekili İnegölsporun bir sorununu görüşmek için Türkiye Futbol Federasyonu Genel Merkezini ziyaret amacıyla Ankara’da bir araya geldiler.
Fakat Türkiye futbol Federasyonu Genel Merkezi İstanbul’daydı.
TOP İÇİN
Yetmişli yılların başı İnegöl’ün güneyindeki bir orman köyünden dedemiz bir perşembe günü pazara indi, hem de bir kaç hafta önce İnegöl’e yerleşen oğlunun evine uğradı. Oğlu işte idi, gelini çok sevindi, 7-8 yaşlarındaki torunu da kapının önünde mahalle çocukları ile birlikte top oynuyordu.
Dedemiz gelini ile sohbet ediyor, göz ucuyla da pencereden dışarı bakarak kapının önünde top oynayan torunu izliyordu. Dede “Birazdan gelirim” dedi ayrıldı.
Öyle de yapmıştı elinde o zaman çok yaygın olan bir naylon top ile geri döndü. Torununu çağırdı aldığı topu verdi “Al sana top, bir şey olursa, babana söylersin gene alır, öyle top için kimseye yalvarılmaz” dedi.
Çocukların top oynarken kullandığı “pas ver, topu bana atsana” gibi sözcüklerin futbolun doğası gereği olduğunu dedemiz bilmiyordu.
Bir başka hikayede amatör bir futbolcumuz evinde bir başına iken, aynı gün kaybettikleri bir maç için gözyaşı döküyordu. Odaya giren anne şaşırdı, oğluna ne için ağladığını sordu. Oğul da “Top için” cevabını verdi. Anne “Oğlum top için ağlanır mı hiç, baban sana en iyisini alır.”
TURHAN ŞAHİN'İN ÖYKÜ TADINDA İNEGÖL isimli eserinden düzenlenip yayına hazırlanmıştır.