Tabii satırlar arasında tertemiz aşklar, birbirinden sakınan Müslüman kızlar ve Müslüman gençler de dikkatimi çekiyordu.
Camilerde halka halka ders yapmaları, sonra bu sohbet halkalarını işkence gördükleri hapishanelere taşımaları, bambaşka bir hayattan bize haber veriyor.
Kitabı okurken “Gazze'de yaşamak ne zormuş!” diyesi geliyor insanın. Kimin, ne zaman, nerede öleceği/öldürüleceği hiç belli değil, kitabın satırlar arasında.
Annesi, akşam eve geç gelmelerini asla kabul etmiyor. Devamlı endişe ile yaşayan anne yüreği, çocuklarını tehlikeli şeylerden uzak tutmaya çalışıyor.
Bazı isimler aklımda kaldı kitaptan. Genç yaşta ismi duyulan Yahya Ayyaş, insanlara bomba yapmayı öğreten, feda eylemleri yapmanın önünü açan ve mühendis lakabını alan şehit.
Sonra daha birçok kahraman şehitler... Hepsi satırların arasındaki mümtaz yerini alıyor.
Beni duygulandıran şahadet şuuru diye yazılan/söylenen ninniler.
“Başörtümü getir, ey kapıda duran, başörtümü getir, silahımı getir. Ey kapıda duran, silahımı getir.” Bu ninnilerle çocuğunu, torununu uyutuyor anneler.
“O zaman annemizin sütü ile birlikte emdiğimiz bu kelimelerin ne anlama geldiğini anladım. Meğer ruhumuzun derinliklerine bir fidan gibi dikilen sözleri dinliyormuşuz, annemiz ruhumuza direniş tohumlarını ekiyormuş. Bu sözler kanımıza karışmış ve damarlarımızda geziniyorlar.”
Uzun olması sebebiyle, anlatılabilecek bir kitap değil. Sadece okunarak, neredeyse, gün gün izlenebilecek bir kitap. Dili bakımından oldukça akıcı ve sade bir tercüme. Birbirine benzer sahneler çok. Ama her şeye rağmen farklı bir hayat. Bir direniş, bir diriliş destanı.
Düşman, işbirlikçilerle içlerine kadar girmiş olsa bile, sokaklarında devriye atsa bile, yapacak bir şeylerin olabileceğini düşündüren bizim Kuvva-yı Milliyeyi ve Kurtuluş savaşımızı hissettiren bir eylemler bütünü.
Bir taraftan direniş ve mücadele, bir taraftan siyasi tartışmalar, bir taraftan bölünmüşlük, öbür taraftan düşmanın kurmuş olduğu tuzaklar... Evlatlar, gelinler, torunlar, düğünler, ikramlar, ziyafetler... Her şey kitabın sayfalar arasında.
Filistin'de bunca zulmün yaşandığı böylesi dönemlerde bu kitabı okumak, o günleri hem izleyip hem de daha beterini gözler önünde seyretmek vicdanımızın canlanmasına büyük katkı sağlayacağını düşünüyorum.
Uzun zamandır Siyonistlerin onca güçlü ve gelişmiş teknolojisine karşı böyle direniş sergilemesi, Gazze halkının nasıl bir süreçten geçip geldiğini görmek açısından kitabın sayfaları bize onlarca ipucu veriyor.
Bence herkes alıp bölüm bölüm okumalı, cüz cüz okunan Kur’an-ı Kerim gibi.
Madleen gemisinin 12 vicdanlı insanın (aktivistin) yürüyüşünü gördüğümüz ve şahit olduğumuz gibi dünden bugüne tüm olanları izlemek açısından Diken ve Karanfil isimli kitap şehit Yahya Sinvar'ın kaleminden çıkmasından dolayı da çok değerli bir eser.
AHMET TAŞTAN