Sevgili günlük,

Bugün yaptıklarımdan çok dinlediklerimden bahsedeceğim sana. Üniversite sınavına girmeden önce dinlediğim son sohbetlerden biriydi bu. Birçok öğrencinin hayatının sınavı olarak bildiği YKS sınavından daha önemli daha kıymetli olan -sohbetlerde böyle öğrendik- ahirette vereceğimiz hesabın sınavı vardır.

Biliyorsun ki her sınav, çalışma gerektirir, sorumluluk getirir; hatta heyecan ve korku duyguları iç içe yaşanır. Lakin Cuma günü İstiklal Marşı töreninden sonra dernekte dinlediğim sohbet bana bambaşka bir kapı açtı.

Sevgili günlüğüm,

Hz. Âişe'den rivayet edildiğine göre Peygamber (sav) şöyle buyurmuş: “Güç yetirebildiğiniz amelleri yapmaya gayret ediniz. Allah usanmaz da siz usanırsanız. Allah katında amellerin en sevimlisi az da olsa devamlı olanıdır.”

Ahşap masanın arkasındaki yeşil koltuğa kurulmuş olan konuşmacı, kelimelerin zihninde çağrıştırdığı farklı anlamları da derleyip toparlayıp bizim gönüllerimize ses denilen vasıta ile ulaştırıyordu.

Dikkatimizi çekecek cümleleri, birinci tekil şahıs üzerinden yani bizzat tecrübesiyle anlatıyor ve “bu benim çok sevdiğim bir hadis-i şeriftir, deyince ilgimiz artıyordu. Çünkü insanı samimiyete, kendi sınırlarını belirlemeye, insanın aciz olduğunu hissettiren ve insanlar arasında da farklar olabileceğini düşündüren bir kelimeyle başlıyor: “Güç yetirebileceğiniz...”

Hep birlikte durduk ve düşündük ardı sıra söylenen cümleleri. “Allah hidayet nasip ettikten sonra insanın samimiyetle ve riyakârsız bir şekilde iman etmesi en önemlisi. Herkes bilir ki insanların psikolojisi ve beden gücü farklıdır. Bütün bu farklılıkları içinde barındıran anlam “güç yetirebilme” kelimesindedir.

Herkes kendi samimiyeti ve potansiyel gücü ile ameller yapmaya çalışır ve Allah'ın rızasını kazanmak için çaba sarf eder. İçinde bulunacağı şartları da kendi aklıyla, bilgisiyle değerlendirir. Kendisine yalan söyle(ye)meyeceği için, kendini aldat(a)mayacağı için o amelleri gücünün yettiğince yapmaya gayret eder.

Sevgili günlüğüm,

Cenab-ı Allah insanın kamil bir kul olması için bütün gerekli altyapıyı hazırlamıştır. “Anlayasınız” diye apaçık ayetleriyle Kur'an-ı Kerim’i göndermiş, o kelamı anlayıp hayatın gerçekliğine uygun tatbik eden Hz. Peygamber (sav)’i seçmiş ve insanda da onları anlayabilecek bir fıtrat yaratmıştır. Dolayısıyla bizim sonradan yapmamız gereken şey kapağı tencerenin üzerine koymak olmalıdır.

“Allah, usanmaz da siz usanırsınız!” cümlesi bile bizim birbirimizle yarışmak yerine, gücümüzle yapabileceğimiz konusuna odaklanmak gerektiğini vurgular. Burada sadece önemli olan şey herkesin samimi iman etmiş olması.

Hayatın gerçeklerine ve insanın hakikatine uygun bir din olduğunu da hadisin diğer bölümünden anlıyoruz. Allah kulların zayıf olduğunu biliyor. Birçok çeldirici ile hem dinin hem kendisinin hakikatine tam manasıyla vasıl olamayacağını biliyor. Şeytan ve nefsin tuzakları sebebiyle günah işleme potansiyelinin olduğunu biliyor. Bu sebeple günah işleyip tövbe eden kullarını çok seviyor.

Ve çokça amel yapmak yerine (tabii bu da mümkün) az ama devamlı olanı... İrtibatı koparmadığını, ilahi kapının önünden ayrılmadığını hissettirerek rahmete vesile olsun istiyor.

Sevgili günlüğüm,

Yaz mevsimi sebebiyle okullar kapansa da sohbetlerin devam edeceğini biliyorum. Fırsat buldukça değil her zaman katılmaya niyetlendiğimi sana beyan ediyorum.

AHMET TAŞTAN