Mehmet Arif Selim'in köşe yazısı.

Can veren âfetzedeleri unutmayalım, rahmetle analım.

Can bildiklerini toprağa veren, kendileride can verme korkusunu yaşayan depremzede kardeşlerimizi de unutmayalım. Aradan bir süre geçtikten sonra, onları yalnız, sahipsiz ve yardımsız bırakmayalım. En azından, devletimiz onların evlerini yapana kadar, elimizden geldiğince yardım edelim.

Çoğu ülkenin yüzölçümünden büyük bir alanda yaşanan yıkıma rağmen dimdik ayakta duran, milyonlarca insanın temel ihtiyaçlarını karşılayan devletimizin varlığının, ne büyük bir nimet olduğunu unutmayalım. Yapamadığı on şeye bakıp, yaptığı 90 şeyi görmeyen nankörlerden olmayalım. Devlet olmazsa milletin de olmayacağını anlamayan gafillerden de olmayalım.

Büyük bir dayanışma ve yardımlaşma örneği şergileyen milletimizin bu hasletlerini de unutmayalım ve gelecek nesillerimize de iyi anlatalım.

Sürekli olarak devlete saldıran, her zor zamanımızda yalan dolanla fitne peşinde koşarak milleti devletine karşı kışkartmaya çalışan Türkiye düşmanlarını da unutmayalım. Bu fitnebazları unutursak, ülkemizde çıkabilecek bir kaosta 45 bin değil, belki 45 milyon insanımızın hayatının kararabileceğini aklımızdan çıkarmayalım.

Bu küresel  Türkiye düşmanlarının ve onların taşeronu olan, başta PKK ve FETÖ olmak üzere, yerli işbirlikçilerinin her daim pusuda olduklarını asla unutmayalım.

Bu fitnecilere karşı karşı en büyük kozumuzun birlik ve beraberliğimize sahip çıkmak olduğunu da asla ve asla unutmayalım.

Bu fitnecilerin psikolojik harp tekniklerinin en önemlisinin, yalan yaymak olduğunu hem unutmayalım hem de onların bu silahına karşı mücadele edelim. "Size bir fasık bir haber getirdiğinde, araştırmadan inanmayın" mealindeki ilahi emri unutmayarak hareket edelim.

Depremin ilk gününden beri yüzlerce yalan üretildi dikkat ederseniz. Ben bu yazıyı yazmaya başladığımda da yalanlar devam ediyordu. (a)sosyal medya denen mecradan yalan yaymak birkaç saniyelik iş. Almışlar bir üşüyen bir çocuk fotoğrafını, Hatay'da çekildi diye yazıp paylaşmışlar. Sonra anlaşıldı ki, o fotoğraf yaklaşık bir yıl önce Suriye' de çekilmiş. Bunu yapanın depremzede, acı, sıkıntı diye bir derdi yokki. Tek derdi adice, haysiyetsizcevfitne çıkarmak. Bu adilerin yalanlarına ortak olmamak için şu sözü unutmayalım: "Her sakallıyı deden, her duyduğunu doğru sanma"

Deprem fırsatçılarını da unutmayalım. Örneğin; Depremzedelerimizin mecburiyetini fırsat bilip kira fiyatlarını 5 bin liradan 13-15 bin liralara çıkaran kapitalist ruhlu, paraya tapan, vicdanları körelmiş tipleri de unutmayalım. Bu vicdansızları tesbit edip, verilecek cezalar ile,  o tapındıkları paracıklarının epey bir bölümünü almak devletin yapması gereken bir görevdir. Bizim görevimiz ise onların ne mal olduğunu ifşa etmektir.

" Adamın telefonu var özgürce yalan yazar, adamın evi var kirasını özgürce belirler, adamın ağzı var özgürce hakaret eder, adamın gazetesi var özgürce fitne yayar diyerek bu meselelere yaklaşacak halimiz yok. Özgürlüğün, her şeyi yapmaktır şeklinde bir tanımı yoktur. Özgürlük kavramını putlaştırıpta;  hakkı, hakikati, aileyi, devleti, dini, ahlakı, vicdanı ortadan kaldırmaya çalışanlar olduğunu unutmayalım.

Devlet olmazsa hiç bir özgürüğümüzün olamayacağını da unutmayalım.

Unutmayalım. Unutmamak için tüm bunları kayıt altına alalım, kitaplarını ve romanlarını yazalım, tiyatrosunu yapalım, filmlerini çekelim. Aksi halde "unutmayacağız" sloganını tekrarlasakta unutacağız.

İnşallah unutmayız diyerek, olumlu bitirelim yine de.

Allah devletimizin ve milletimizin yardımcısı olsun. Devlet millet düşmanlarına fırsat vermesin.

Allah bizi daha büyük acılardan korusun ki, bu acıyı unutmayalım.

Allahu Ekber!  MEHMET ARİF SELİM