Kimilerine göre çoktan başladı ve değişik cephelerde devam ediyor. Kimine göreyse ön cepheleri açıldı ve topyekün savaş yaklaşıyor.

Malumunuz, Einstein'a 3.Dünya Savaşı konusu sorulduğunda: "ne zaman çıkar bilmiyorum ama, 3.Dünya Savaşı çıkarsa, 4.Dünya Savaşı, ancak taş ve sopayla yapılabilir" demiş. Silah teknolojisinin geldiği ve yakın gelecekte erişeceği nokta düşünülürse, muhtemel bir küresel savaşın, dünya nüfusunun büyük bir kısmını yok edeceğini ve böyle bir durumda insanlığın bilim ve teknoloji birikiminin hemen hemen sıfırlanacağını rahatlıkla öngerebiliriz. Bir bakıma "taş devri" ne döneriz yani.

Dünyayı kan gölüne çevirip şeytanı beslemek, kan deryasına dönen dünyayı gösterip tanrıyı kıyamete zorlamak, nüfusu yok edip dünyada kalan az sayıda elit insana cennet kurmak gibi inançlara sahip olanların, dünyaya pek çok açıdan yön verecek kadar güçlü olduklarını, devletleri kontrol edecek bir sistem kurduklarını da hesaba katarsak, nükleer silah dahil her çeşit yok edici silahların kullanıldığı bir dünya savaşının bu gezegendeki varlığımızı yok edeceğini de öngermek yersiz olmayacaktır.

Ukrayna ve Gazze gibi değişik coğrafyalarda yıllardır süren çatışmalara, şimdi de Hindistan - Pakistan çatışması eklendi. Ve bu iki devlet de 100'den fazla nükleer başlığa sahip. Bu tür ateşleri söndürecek, barışı tesis edecek bir dünya düzeninin olmadığı da herkesin malumu. Tüm bunları düşününce 3.Dünya Savaşının ön cephelerinin açıldığını ve küresel bir çatışmaya dönüşmesinin çokta uzak bir ihtimal olmadığını -maalesef- görmek zorundayız.

Böyle bir dünyada devletler; ülke içindeki sorunlarını çözmek, gereksiz gündemlerle enerjilerini heba etmekten kurtulmak zorundadır ki, yaklaşan büyük tehlikeye hazırlıksız yakalanmasın. Bu manada, ülkemizde özellikle bir kaç yıldır yürütülen çabalar neticesinde, terör örgütünün silah bırakacak noktaya gelmesi hayati öneme sahiptir. Bunun yanısıra milli enerji hamleleriyle enerjide bağımsız olmak, son teknolojiye sahip savunma sistemlerine ve her çeşit silahı yerli imkanlarla yapmak, gıda güvenliği noktasında da namerde muhtaç olmamak gibi hedeflere odaklanmak zorundayız.

Bu kabiliyetlere sahip olmayan devletlerin geleceğin dünyasında var olamayacağını, var olsa bile başkalarına parya olmaktan kurtulamayacağını söylemek için müneccim olmaya gerek yok.

Etrafımız ateş çemberi zaten. Ve gelecekte dünyanın ateş topuna dönme ihtimali gitgide artıyor. Bu gerçeklik ortadayken fındık kabuğunu doldurmayacak gündemlerle ve sadece cebimize kaç lira para girdiğini düşünmekten ibaret olan kapitalist bir beyinle hareket etmek veya suni bölünmüşlüklerle ülkeyi germek ancak düşmanlara hizmet etmek anlamına gelebilir.

Ülkeyi yönetenlerin odaklanması gereken bu büyük hedeflerdir. Ülkeyi yönetmeye talip olanlarında kafasını kumdan çıkarıp; iktidara karşı nefret söylemlerinden sıyrılıp, iktidarı da bu asıl meselelerde daha iyi çalışmalar yapmak için teşvik etmesi, ülkenin bu asli meselelriyle ilgili projelerini ve fikirlerini de ortaya koyması gerekir. Sürekli olumsuzluk pompalamak, ülkemiz sanki o batılı devletlerin sömürgesiymiş gibi ülkemizi batılı devletlere şikayet etmek, mahkeme salonlarında savunulması gereken hakları sokaklarda aramak, milli markalarımızı boykot etmek, kendi görüşünden olmayan insanları ötekileştirmek ve düşmanlaştırmak, o bunu dedi şu şunu dedi şeklindeki kahvehane dedikodularıyla gündemi meşgul etmek bu ülkeye hiç bir fayda sağlamayacaktır.

3.Dünya Savaşı başladı, eleme turları yapılıyor. Küçük düşünüp küçük kalanlar elenecek. Büyükler final maçlarına çıkacak ve büyük düşünüp büyüyen vede büyük ittifaklar kuranlar kazanacak.

Allah devletimize zeval vermesin.

MEHMET ARİF SELİM