Değerli Ahmet Hocam,

Geçen gün sosyal medyada bir okul müdürüne karşı girişilen linç kampanyasına “dur” diyebilmek için çırpınıp durdunuz.

Kısacık videodaki görüntülerde herkesin önünde müdür beyin, bir öğrenciyi iki yakasından tutup kafa atarcasına önce yanına çekmesi sonra da ‘hadi geç yerine' dercesine çocuğu geriye doğru itmesi, onun yere yuvarlanması sonra sırasına geçip mahcup bir tarzda dikilmesi...”

Tabii müdürün de kabaran öfkesi ve birine haddini bildirmişçesine iki üç adım yürüyüşünü, gördük.

Biz gördük, herkes gördü ama sadece olay bu muydu orayı tam bilmiyoruz. Biz bilmiyoruz; videonun altına yazan kimseler de bilmiyor.

Çünkü hayatın küçük bir görüntüsü üzerinden yorum yapmayı, manipüle edilmeyi, öncekilerin yazdığını okuyup daha ağır hakareti yazmayı vicdan serinlemesi zannedenlere karşı siz de dayanamayıp bir şeyler karalama ihtiyacı duydunuz.

Değerli hocam,

Siz de biliyorsunuz ki toplumumuzda bir kokuşma, bir çürüme derinden derine giderken artık üstü kapatılamaz bir hal almıştır.

Bu genel kuralın göstergesi sayılabilecek görüntülerin ve altına yazılanların hakkında genel konuşmak, size yazacağım bu mektubun boyunu aşar.

Lakin söylemeden de geçemeyeceğim bir şey var. İnsanlardan bazıları “adaleti” kendi eliyle vermeyi ve arzu ettikleri şekilde ceza kesmeyi benimsemişler sanki. Bireysel ve keyfi bir adalet beklentisi.

“Ufak bir çocuk, arkadaşlarının gözleri önünde bir müdür tarafından bir çuval gibi fırlatılıp atılıyor.”

Sosyal medyada yazanların da merhamet damarının coştuğunu ve zayıf olan çocuğun yanında durduklarını kabul edemez miyiz?

Kamusal vicdan, gördükleri karşısında hemen tavrını alıyor; nereye kadar söz söylemesi gerektiğini göz ardı ederek ağzına geleni söylüyor maalesef.

Bunu bile iyi niyetle okuyamaz mıyız sayın hocam.

"Olabilir tabii" dediğinizi duyar gibiyim değerli Ahmet hocam.

Siz ise onların bu adalet arayışlarında dengeyi kaçırmalarıyla ve tanıdığınız okul müdürünü savunmaya çalışmanız da değerli bir hareket bana göre.

Eğitimin zorlaştığı böyle bir dönemde özellikle ortaokul çağlarındaki ergen, kanı kaynayan bazı çocukların anne baba terbiyesi alamadan sınıfları doldurmaları bir çok sorunu getiriyor.

Müdür Beyi tanıyorsunuz... İyiliksever, adil, ihtiyaç sahibi insanlara vefakârca hizmet yapan biri olarak biliyorsunuz.

Bu talihsiz davranışı nasıl yaptığını da hayret ediyorsunuz. Benim sizi tanıdığım gibi siz de onu tanıyorsunuz.

Böyle yapacak biri değil diyorsunuz. Mutlaka çok kışkırtıcı bir durum var ki diye değerlendirme yapıyorsunuz. Hatta Müdür Bey bile çocuğu iteleme konusunda çok yanlış yaptığını ve pişman olacağını da ifade ettiniz bir mesajda.

Verilecek cezaya da razı olacağının söyleyecek kadar iyi tanıyorsunuz.

Sizin de bu kaba davranışa verilecek cezaya karşı bir itirazınız yoktur diye tahmin ediyorum. (DEVAM EDECEK)

AHMET TAŞTAN