‘’ Türk milletine borcumuz var’’ sözü her ne kadar bir kitap adı olsa da bu sözü söyleyen ;Türk milletine sevdalı ,Türkiye sevdalısı yüksek elektrik mühendisi işadamı İdris Yamantürk’tür. 1926 yılında Rize'nin ilçesi Çamlıhemşin'deki Ortan köyünde doğdu. İTÜ'den 1952 yılında Yüksek Elektrik Mühendisi olarak mezun oldu. Fakültedeki eğitimini  Sümerbank'tan burs alarak tamamladı. İş hayatına üniversite son sınıfta başladı.
        İdris Yamantürk İstanbul Teknik Üniversitesinde eğitim almış 24 saatte 25 saat çalışmak ilkesiyle iş hayatına atılmıştır.Zengin toprakların fakir bekçisi olmayacağız anlayışını hep zihninde taşımıştır. İdris Bey , gelişmiş devletlerin kendi sanayicisini himaye ettiğini Kore’de, Japonya’da görmüş. “Almanya’da bir tane Renault ve Volvo otobüs görmedim. Paris’te bir tane Mercedes otobüs görmedim. Roma’ya gitsen o da Fiat kullanıyor.  Yani herkes kendi malını kullanıyor. Yazılı olmayan bir kaide uygulanıyor.  “Avrupa Birliği, Gümrük Birliği var. Bir de gizli milliyetçilik var. Biz, yerli firmalara mal satmakta zorlanıyoruz” diye şikâyet ediyordu.  1982’de Sanayi Bakanı Mehmet Turgut’la Kore’ye gittiğinde görür ki, İnsanlar istediği yabancı marka bir arabayı almak istese de alamaz. Gizli bir yasak vardır. Hukuken serbesttir, alırsanız ertesi gün vergi memuru kapıya dayanır. Sizi pişman edecek bir eksik gedik buluncaya kadar gitmez. Gözümüzü her bakımdan yükseğe dikeceğiz. Başka türlü bu ülkeyi kurtaramayız, kalkındıramayız. Milleti de alıştıracağız büyük düşünmeye. Milletin talepleri büyük olmalı. Yöneticiler bunların oyunu almak için bu talepleri karşılamalı. Bana daha fazla bulgur, makarna, kömür fukaralığın talebidir.    
      “Bizde eğitimin sosyal yönü eksik. Biz iyi vatandaş nasıl olur onu öğretmeliyiz. Çalışkanlık nedir, helal haram nedir, kul hakkı nedir, beytül-mala el uzatmanın kötülüğü vs. bunları öğretmeliyiz. Ailede bunlar verilmeli. Evde okulda camide dürüstlüğü telkin etmeli.   İdris Bey der ki; “İnadımı destekleyecek maddi gücüm yoktu ama sıradağlardan daha büyük ümitlerim vardı. Ümitlerimi hiç kaybetmedim.  Ben hep çok çalıştım. Allah da beni mahcup etmedi. Hulusi kalple istemiştim. Allah’ın yardımı ve başarma arzum benim bu işin sonunu güzel getirmeme yardımcı oldu.”İdris Bey, ortak iş yapma kültürümüzün gelişmediği inancında. Üzeyir Garih der ki “Ortağın yüzde 51 kazanırsa ben yüzde 49’a razı olurum. Olmalıyım.” dermiş. Bunun Türkçesi ortağımın kazancını kıskanmıyorumdur. Uzun seneler kuruluşları ne kadar eski diye Avrupa’daki firmalara hayranlık duyulur. Yabancı ülkelerde firmalar 150-200 senelik. Birlikten kuvvet doğuyor. Bunu bilmemiz lâzım. Bunu idrak etmeli. İş birliği yapmalı, birlikte çalışmalıyız. Birlikte çalışıp ben ortağımı nasıl üterim denirse iş yürümez. Bunun ne ahlâka sığan tarafı vardır ne kanuna sığan tarafı. 
     İdris Bey merhum gecesini gündüzüne katıp bu millet için, bu ülke için çalışmış.Diyor ki; “Çalışkanlık başlı başına bir sermayedir. “On beş sene günde 15 saat, ayda 30 gün çalıştım. Böyle bir çalışma tempom oldu.  Bundan hiç şikayetçi olmadım.”  Pastör, şans hazır olana güler demiş. İdris Bey de “Çok çalıştık. Şans arkamızda idi. Yürü ya kulum diyen bir sesi duymadım ama yaşadım. O manevi gücü hep yanımda hissettim.” 
           Eşi “bu kadar çok çalışma, biraz da sağlığını düşün” deyince itiraz eder: “Türkân, gel mezarlıkları dolaşalım. Çok çalışmaktan öldü diye bir tane mezar taşı var mı?” O’nun son değerlendirmesi şudur: “Ben de herkes gibi bu ülkenin çocuğuyum. Bu ülkeye borçlu doğdum, Borçlu da öleceğim. Bu para değil, hizmet borcudur. Bu insanlar bizim milletimiz. Ben kendimi Türk milletine borçlu hissediyorum…” İdris Yamantürk. Böylesine çalışkan insanlara ihtiyacımız var. Mekânı cennet olsun. Sağlıklı iyi haftalar diliyorum.