Merhaba İnegöl'ün güzel insanları!
İnegöl'ün tarih ve kültürüne dair yazılarımıza devam ediyoruz.
Osmanlı Devleti'nin kurucusu Osman Gazi'nin fetih rotasında en stratejik hedeflerden biri, hiç şüphesiz İnegöl'dü. Tarihin tozlu sayfaları, bu fethin beş aşamalı, titiz bir stratejiyle gerçekleştiğini fısıldıyor.
Bu stratejinin ilk adımı, sadece bir askeri operasyondan ibaret değildi; aynı zamanda Osman Bey'in ilk şehidini verdiği, acı ve kararlılığın yoğrulduğu bir başlangıçtı.
Birinci Aşama: Ermeni-Beli Baskını ve Baykoca'nın Şehadeti
Yıl 1284... Osman Gazi, ağabeyi Savcı Bey'in oğlu, çok sevdiği yeğeni Bay Hoca ile birlikte, İnegöl Tekfuru Nikola'nın kontrolündeki sınırları güvence altına almak için bir plan yapar.
Samsa Çavuş'u Sakarya Vadisi'ne yerleştirdikten sonra, Domaniç Dağları ve Cebel-i Ermeniye olarak bilinen Ahî Dağı'nın güvenlik açığını kapatmak üzere harekete geçer.
75 ya da 125 askerden oluşan küçük bir birlik, tarihi İpek Yolu'nun Yenişehir'e giden kolunun geçtiği, bugün Hamza Bey Köyü civarında bulunan Ada-Höyük'e doğru ilerler.
Bu stratejik nokta, günümüzde Hamza Bey Boğazı olarak bilinen ve İnegöl Ovası'ndan Yenişehir Ovası'na geçişi sağlayan derin bir vadidir.
Tarihi kayıtlarda "Ermeni-Beli" adıyla geçen bu bölge, Osman Gazi'nin ve askerlerinin hiç beklemediği bir sürprize sahne olur.
İnegöl Tekfuru Aya Nikola, burada pusu kurarak ani bir baskın gerçekleştirir. Meydana gelen şiddetli çatışmada, Osman Gazi'nin en yakınlarından biri, yeğeni Bay Hoca şehit düşer.
Bay Hoca, coğrafyanın vatan haline dönüşmesi yolunda Osman Gazi'nin verdiği ilk şehittir. İlk Osmanlı şehidi olma onuruna sahip bu genç komutan, bugün Hamza Bey Köyü'nün aşağı mahallesinde, Mehmed Bey Camii'nin dış kapı girişinde ebedi istirahatgâhında yatmaktadır.
Bu camiyi, 1516 yılında Mercidabık Savaşı'nda şehit olan Mehmed Bey inşa ettirmiştir. Kendisi, Bay Hoca'nın ağabeyi Savcı Bey'in torunlarından Süleyman Bey'in kızı Hatice Hatun ile evlidir ve bu mabedi, Bay Hoca'nın hatırasını yaşatmak için yaptırmış olması kuvvetle muhtemeldir.
Ne yazık ki, Söğüt'teki Ertuğrul Gazi Türbesi'nin bahçesinde yapılan anıt mezarlar arasına, bu ilk Osmanlı şehidi dahil edilmemiştir. Bu durum, sadece Söğüt yönetimi için değil, aynı zamanda İnegöl'ün yöneticileri ve halkı için de kültürel bir ihmal olarak görülebilir.
Tarihsel Kavram Karmaşası: Ermeni-Beli ve Ermeni Derbendi
Tarihi kaynaklarda sıkça karıştırılan "Ermeni Derbendi" ve "Ermeni-Beli" terimleri, aslında farklı coğrafyalara ve farklı olaylara işaret etmektedir.
Ermeni Derbendi, Cebel-i Ermeniye dağının doğusunda, Pazaryeri yakınında bulunur ve bir üst geçittir. 1231 yılında Ertuğrul Bey, Selçuk Sultanı Alaaddin Keykubad adına yaptığı askeri harekât sırasında, Bizans'ın paralı askerleri olan Aktav Tatarları ile burada kanlı bir mücadele vermiştir. Bu savaş, tarihe "Ermeni Derbendi Savaşı" olarak geçmiştir.
Buna karşın, Osman Bey'in yaşadığı Ermeni-Beli olayı, bir savaştan ziyade bir pusu operasyonudur. "Bel" kelimesi, taban geçit veya derin vadi geçidi anlamına gelirken, "Derbent" üst geçit anlamındadır.
Dolayısıyla, 1231'de Ertuğrul Gazi ve paralı Bizans birlikleri arasında yaşanan savaş ile 1284'te Osman Gazi ve İnegöl Tekfuru Nikola arasında yaşanan çatışma, hem zaman hem de mekân açısından tamamen farklı olaylardır. Bu ayrım, tarihi doğru anlamak ve olayları yerli yerine oturtmak açısından büyük önem taşımaktadır.
Sıradaki yazımızda görüşmek üzere! Yaşam sevinciniz eksik olmasın!
DEVAM EDECEK...