Recep Akakuş yazdı

Kāsım Efendi, doğum yeri olan Antakya coğrafyasında hâkim olan tasavvufî atmosfer içinde gelişmiş ve yetişmiştir.

Hac farîzasını yerine getirmek üzere İstanbul’dan yola çıkıp Şam coğrafyasına ulaştığında Koca Mustafa Paşa Tekkesi’nin ilk şeyhi Cemal Halvetî, bu coğrafyada Hakk’a yürümüştür.

Şeyh Cemal Halvetî’den boşalan İstanbul Koca Mustafa Paşa Halvetî Dergâhı’nın şeyhliğine tâlip olmayı bir çok şeyh efendi kalbinden geçirmiş olmakla birlikte ; bu makamda olmayı arzu eden her tâlip gibi Kāsım Efendi de hiç şüphesiz sözü edilen tekke ve zaviye mütevellisinden İstanbul’ a yapılacak bir davet beklemiştir.

Beklediği davet gelmeyince de Kāsım Efendi , 1496 yılında Arapça olarak Anntakaya’ da kaleme aldığı ‘‘Cevâhirü’l-Ahbâr’‘ ismini verdiği kitabını koltuğuna almış ve gördüğü rüyada aldığı bir manevî işarete dayalaı larak İlk Osmanlı başkenti olan Bursa’ya gelmiştir. Bursa’ya gelince de Camii Kebîr civarında yer alan ve pederi Şeyh İlyas’ın adıyla özdeşleşen Bursa Hoca İlyas Külliyesi’ne yerleşmiştir .

Burada ikamet ederken Orhan Gâzî ve Yıldırım Beyazıt vakfiyelerinde yer alan hizmet cihetlerinden yararlanmıştır.

Hoca İlyas Külliyyesi’nde ikamet ederken Cami-i Kebîr çevresinde oluşan ilmî ve tasavvufî atmosferden geniş ölçüde yararlanmış ve zihnen yeni ufuklara doğru kanat açarak Arapça kaleme aldığı, ‘‘Cevâhirü’l-Ahbâr’‘ kitabını Türkçe’ye aktarmaya karar vermiştir.

Kāsım Efendi, Bursa-Muradiye semtinde Halvetî Tarikat geleneklerine göre irşad hizmetine yönelmiş ; yaygın eğitim ve öğretim alanını hizmet sahası olarak seçmiştir.

Hamzabeyzâde Derviş Mehmed Bey ile tanıştıktan sonra ; o, İnegöl’ün “timar-eri” olarak İnegöl’de Kāsım Efendi adına, inşâ ettirmiş olduğu tekke ve zaviyeyi Kasım Efendiye tahsis eylemiştir.

Derviş Mehmet Bey’in yaptığı daveti kabul eden Noktacı Kasım Efendi, takriben 1512 yılında Bursa –Muradiye’ den İnegöl’ e intikal eylemiş ve İnegöl’ de kendisine tahsis olan Kasım Efendi Dergahı’nda fiilen irşat hizmetine başlamıştir.

Hiç şüphesiz İnegöl’ e geldiğinde de hem Kāsım Efendi Tekkesi‘nde yapılan ve 1509 yılı debreminden sonra siyasî otoritece kendisine mülk tahsis olunan İshak Paşa vakıfları nâzırı kethüda Sofu Hacı Sinan Efendi de Kasım Efendiye sahip çıkmıştır.

Sinan Bey’in inşâ ettirerek hizmete açtığı Sinan Bey Sıbyan Mektebi‘nde yapılan eğitim-öğretim gibi Noktacı Kasım Efendi Tekke ve Zaviyesi’nde yapılan yayğın eğitim ve öğretim de İshak Paşa Medresesi‘nde yapılan örgün eğitim-öğretimin alt yapısını oluşturmuştur.

Böylece ; Sinan Bey Sıbyan Mektebi’nin üstlendiği görev ile Noktacı Kāsım Efendi Tekke ve Zaviyesi’nin üstlendiği misyon, bir noktada kesişmiş ve de buluşmuştur .

Altını çizerek bir daha ifade edelim ki Noktacı Kasım Efendi ,irşat hizmetini, Antakaya’ da kaleme almış olduğu “Cevâhirü’l – Ahbâr” kitabını müntesip ve müritlerine okutmak suretiyle gerçekleştirmiştir.

Bu şekilde yaptığı eğitim ile bir taaftan İshak Paşa Medresesi’de yapılmakta olan örgün eğitim ve öğretime katkıda bulunurken bir tarftan da İnegöl coğrafyasında yaygın olan Bâbî ve Ahî tarîkat geleneklerinin buluşmasına ve diyaloğ içinde bir arada yaşamalarına vesile olmuştur.