Son günlerde geliştirme aşamasındaki KAAN savaş uçağı projemizle alakalı yine ikiye bölündük. Bir tarafta daha emekleme aşamasındaki bebeği koşuyormuş gibi göstermeye çalışarak vatandaşı yanıltan ve onun iyi niyetini suistimal edenler. Diğer tarafta yapılan her türlü çalışmayı yok saymak ve habire çamur atmayı rutin haline getirmişler var. Naçizane benim konuya bakış açım 36 yılını otomotiv sektörüne adamış mühendis Yılmaz AKBABA arkadaşımın aşağıda paylaşacağım görüşleriyle aynıdır.
1) Yerli imkanlarla bir savaş uçağı geliştirmek hele hele jet motoru yapmaya kalkışmak çok cesurca bir karar ve bir o kadar da oldukça zor bir iştir. Böyle zorlu ve iddialı bir işe girişmek tam bağımsız olma arzusunda olan bir ülke için çok doğru bir karardır.
2) Geliştirme aşamasında yüksek bilgi birikimi gerektiren bazı üniteleri veya parçaları başka ülkelerden temin etmek yaygın bir uygulamadır , bunda herhangi sorun yoktur. Zaman içinde aşama aşama bunları da yerli imkanlarla geliştirebilirsiniz. Ancak bunun için zamana ve belli teknolojik birikime ihtiyacınız olacaktır. Örneğin, bugün dünyanın en güçlü otomotiv şirketi olan Toyota bile bu işe ilk olarak ABD’nin Chevrolet marka otomobilini “Tersine Mühendislik” ile kopyalarak başlamıştır ve yıllar sonra uluslararası pazarda rekabet edebilecek kaliteli bir seviyeye getirebilmiştir. Bugün ise adeta bütün sektöre hükmediyor.
3) Bu işlere sonradan başlayan ülkeler için süreç 3 aşamada ilerler; önce taklit ederek işe başlarsınız, daha sonra bu ürünü sürekli iyileştirirsiniz bu sürecin sonunda da edindiğiniz birikimle yenilikler yapacak hale gelirsiniz. Japonya, Güney Kore, Çin bu süreçleri izleyerek ileri noktalara gelebilmiştir. Emeklemeden direk koşmayı arzulamak hiç gerçekçi değildir. Asıl olan sabır göstererek pes etmeden bu süreci sonuna kadar götürebilmektir.
4) Vatansever bir Türk Mühendisi olarak F-35 ayarında bir savaş uçağı geliştirmemiz beni çok gururlandırır ve çok mutlu eder. Bundan gurur duymayanın vatanseverliğini sorgularım. Eğer pes etmeden vazgeçmeden bu işe devam edersek bir gün bunu başarabileceğimize de inanıyorum. Zira insanımızda bu kapasite var. Ancak şuan çok kısa sürede bu hayalimizi başarabilecek bir bilgi birikimi ve teknolojik birikimimiz maalesef yok. Varsa da tam 36 yıllık bir makine mühendisi olarak en azından bundan benim haberim yok. Abartılı ve gerçek dışı propagandalardan ziyade gerçekçi yaklaşımlar bence bu projenin hedefine ulaşması için çok daha hayırlı olur. Doğmamış çocuğa don biçmenin hiç kimseye faydası olmaz.
5) Yapıcı eleştiriler bireyleri ve kurumları geliştirir ancak yıkıcı karalamaların arkasında ise iyi niyet yoktur. Yani üzüm yemek yerine bağcıyı dövmek tarzı yaklaşımlar doğru değildir. Bu ülke hepimizin ve ülkemizin hayrına olacak işlerde daha yapıcı bir yaklaşım sergilememiz gerekir.
Lütfen bu tür ulusal konularda daha makul yaklaşımlar ortaya koymaya çalışalım. Siyasi kredi toplamak uğruna yanlış bilgilerle vatandaşı oyalamayalım. Öte yandan sırf iktidara saldırma uğruna ulusal projelere ve insanlarımızın helal emeklerine şuursuzca çamur da atmayalım. Her iki yaklaşım da bu işlere zarar verir. En azından ulusal konularda siyaset üstü ortak bir yaklaşım ve tavır geliştirebiliriz. Ben bunun mümkün ve gerekli olduğuna inanıyorum.
Sağlıkla kalın iyi haftalar.