Recep Akakuş yazdı

Amasya kökenli ve İnegöl doğumlu olan İsa Bey-zâde İshak Paşa, Fatih Sultan Mehmed Hân devrinde ve Sultan II. Beyazıt’in de ilk yıllarında üst seviyelerde devlet hizmeti yapmıştır.

1469-1471 yılları arasında Fatih Sultan Mehmed’e sadrazamlık yaptığı gibi 1481-1483 yılları arasında da Sultan II. Beyazıt’e sadrazam olmuştur.

Fatih Sultan Mehmed’in, ânî vefatı üzerine, İstanbul muhafızı ve sadaret kaymakamı sıfatıyla harekete geçmiş ve Yeniçeri ordusunun desteğini sağlayarak Amasya Sancak Bey’i, Şehzâde Beyazıt’in, hükümdâr olmasını sağlamıştır. Konya Karaman Sancak Bey’i, Şehzâde Cem’in hükümdâr olmasını önlemiştir.

Çünkü İnegöl’lü İshak Paşa ve Amasya kökenli devlet ricali, geniş ölçüde, Şehzâde Beyazıt’in yanında yer almıştır. İshak Paşa’nın oğullarından Pîrî Ahmed Çelebi, Şehzâde Beyazıt daha Amasya Sancak Bey’i iken O’nun defterdârı olarak görev yapıyordu.

İLK ESERİNİ İNEGÖL’E YAPTIRDI

İshak Paşa,ilk sadrazamlığa geldiği 1469-1471 yılları arasında -medrese dışında kalan-İnegöl’deki cami ve külliyesini yaptırmıştır.

Sultan II. Beyazıt’e sadrazam olduğu 1481-1483 yılları arasında da İnegölİü İshak Paşa, külliyesinde yer alan medreseyi yaptırmıştır.

İnegöl’deki İshak Paşa Kervansaray ve Külliyesi’nin yakın çevresine: “İshak Paşa Cemâati” adı ile anılan ve İshak Paşa’nın âzadlılarından oluşan ticaret ve sanat erbâbı olan bir topluluk iskân edilmiştir.İshak Paşa tarafından tanzîm ve tescil edilen vakfiyelerde görüldüğü üzere vakfiyede yer alan nezâret görevi ve hizmet cihetleri, doğrudan doğruya, bu topluluğa bırakılmıştır.

Ağırlıklı olarak deri sanayiine ve ticarî faaliyetlere yönelen İshak Paşa cemaati, İnegöl ekonomisinde çok önemli rol oynamıştır. Çünkü İshak Paşa cemâati, öteden beri ziraata ve hayvancılığa dayanan İnegöl ekonomisini, sanat ve ticaret ile güçlendirmiştir.

İSHAKPAŞA ESNAF CAMİSİDİR

Ahî geleneğini benimsedikleri için de İnegöl’deki İshak Paşa Camii, günümüzde olduğu gibi Esnaf Camii olarak kabul edilmiştir.

İshak Paşa’nın sağlığında külliyede yer alan bütün üniteler verimli olarak, çalıştırılmıştır. Özellikle İnegöl İshak Paşa Medresesi, eğitim ve öğretimde, dikkati çekmiştir.

Ebussuûd Efendi başta olmak üzere bir çok ünlü bilgin, İnegöl İshak Paşa Medresesi’nde ders okutmuştur.

OĞULLARI İSTANBUL VE BİGA’YA YERLEŞTİ

İshak Paşa’nın oğullarından Pîrî Ahmed Çelebi, İstanbul’a, diğer oğlu da Çanakkale-Biga’ya yerleştiği için İnegöl-İshak Paşa Küllyesi’ndeki hayrî hizmetleri, büyük oğlu Halil İbrahim Bey, yönlendirmiştir. Bu nedenle: İshak Paşa’nın, İnegöl’de yaşayan sülâlesi, İbrahim-zâdeler diye anılmıştır. Ancak sonraki yıllarda İshak Paşa’nın

âzadlılarından olup kethüdâlık/kâhya’lık hizmeti veren Sofu Sinan Efendi, İshak Paşa ve çocukları adına bütün hizmetleri üstlenmiştir.

Vakfın nâzırı olarak yalnız İnegöl ile değil Ankara, Kütahya ve Bursa’daki vakıfları ile de ilgilenmiştir.

KARDEŞ ŞEHRİ SELANİK

Özellikle 1487 yılında İshak Paşa’nın ölümünden sonra Halil İbrahim Bey, Selânik’te tesis edilmiş olan İshak Paşa İmaret Camii ve vakıfları ile ilgilenmek üzere Selânik’e gitmiş olmalı ki İnegöl ve Bursa yöresi, tamamen Kethüda Sofu Sinan Efendi’ye kalmıştır.

Sinan Efendi, Hac farîzasını îfa edince de -geleneğe uygun olarak- bir de Hacı lakabı almıştır. Bu sebepten kaynaklarda Kethüdâ Sinan Efendi için “Sofuluğun” yanı sıra bir de “Hacı” lakabı, eklenmiştir. (DEVAM EDECEK)