Merhaba İnegöl'ün güzel insanları! 
İnegöl'ün tarih ve kültürüne dair yazılarımıza devam ediyoruz.
 

Evliya Çelebi'nin kaleminden çıkan ve zamanın ruhunu taşıyan Seyahatname, 1650 yılında İnegöl'ün detaylarını gözler önüne seriyor. Seyahatname'nin 9. cildindeki anlatımlar, İnegöl'ün hem geçmiş zenginliğini hem de bugünkü durumunu değerlendirme fırsatı sunuyor.

Günümüz Türkçesiyle sadeleştirilmiş bu metinde, İnegöl'ün dünü ve bugünü arasındaki bağlantıları ve değişimleri inceleyeceğiz.

İnegöl, 1299 yılında Sultan Osman tarafından Rumların elinden alınmış ve Osmanlı Devleti'nin kuruluş sürecinde önemli bir Türk kasabası olarak imar edilmiştir.

Kasabanın kuruluşundan bu yana, İnegöl ovası genişliği ve yeşilliği ile dikkat çekmiş, Evliya Çelebi bu güzelliği "İrem Bağı" olarak tanımlamıştır. Ancak, günümüzde çarpık yapılaşma ve sanayi faaliyetleri nedeniyle bu doğal güzellikler büyük ölçüde zarar görmüş, Çevre Yolu uygulaması ile bir nebze olsun koruma altına alınmaya çalışılsa da, İnegöl ovasının geleceği pek parlak görünmüyor.

İnegöl, tarih boyunca seçkin ve zengin bir Anadolu kasabası olarak kendini göstermiş. Maddi ve kültürel zenginlikleri günümüze kadar artarak devam etmiş olsa da, sosyal ve manevi sorunlar da ne yazık ki artış göstermiştir.

Evliya Çelebi'nin ifadesiyle İnegöl halkı "garib dostu" olmuş, Kafkas, Balkan, Kırım, Bosna muhacirlerine ve son olarak Suriyeli mültecilere kucak açmıştır. İnegöl'ün bu hoşgörüsü, kasabanın asıl zenginliği ve bereketinin kaynağıdır.

Tarihi yapılarıyla da dikkat çeken İnegöl, 1600'lü yıllarda 1000 haneden ve 5 camiden oluşan, zengin mimariye sahip bir yerleşim yeriydi.

İshakpaşa Camii ve çevresindeki medrese, han ve hamamlar, Evliya Çelebi'nin övgüsüne mazhar olmuş. Ne var ki, zamanla bu yapıların çoğu yıkılmış ve yerlerini beton binalar almış.

İnegöl'ün tarihi dokusunun korunamamış olması, potansiyel bir dünya turizm merkezi olma şansını da azaltmıştır. Bugün sadece korunabilen birkaç tarihi yapı, İnegöl'ün geçmişine olan özlemimizi pekiştiriyor.

Evliya Çelebi'nin kayıtlarına göre İnegöl'deki diğer önemli yapılar arasında Yıldırım Han Camii (bugünkü adıyla Cuma Camii), medreseler, tekke ve mektepler yer alır. Çoğu zamanla yıkılmış olan bu tarihi yapılar yerlerini modern binalara bırakmış. Yıldırım Han hamamının bir dükkana dönüştürülmesi ise kasabanın tarihi mirasına yapılan bir başka darbedir.

İshakpaşa etrafının beton yapılar yerine tarihi verilere uygun şekilde yeniden ihya edilmesi, İnegöl için büyük bir kazanım olurdu.

Acaba bu tarihi yeniden canlandırma görevini kim üstlenebilir?

İnegöl'ün geçmişine yapılan bu yolculuk, kasabanın hem tarihini hem de kültürel mirasını koruma konusunda bilinç yaratmayı amaçlamaktadır.

Evliya Çelebi'nin gözlemleri, İnegöl'ün geçmiş zenginliklerini ve günümüzdeki sorunlarını anlamamıza yardımcı oluyor. Bu tarihi bilgiler ışığında, İnegöl'ün geleceği için daha bilinçli adımlar atılabilir.

Sıradaki yazımızda görüşmek üzere! Yaşam sevinciniz eksik olmasın!