Kuzeydoğu ve kuzeybatı köşede yer alan mekânların revaka açılan mekân kapıları çapraz eksenler üzerinde yer almaktadır. Küçük medrese mekânlarının kapı açıklıkla rından başka revaka açılan birer de pencere açıklıkları bulunmaktadır.

Yalnız, kuzeydoğu ve kuzeybatı köşe mekânlarının revaka açılan penceresi bulunmaz. Medrese mekânları içerisinde köşelerdekiler dört, diğer mekânlar iki pencere ile dışa açılmaktadır. Kare planlı medrese mekânları içten pandantiflerle geçilen kubbeyle örtülüdür.

Her bir mekânda, üstteki bacaların hizasında, yarı silindirik birer ocak nişi ile bazılarında duvar yüzeylerine açılmış dikdörtgen birer niş yer almaktadır. Mekânlarda ocak ve nişlerle dâhil olmak üzere bütün yüzeyler sıva ile kaplanmıştır. Süsleme yoktur.

Kuzeyde “dershane” mekânına, eksende yer alan revak bölmesindeki
basık kemerli bir kapı açıklığı ile geçilmektedir. Kapı açıklığı kaval silme bir
bordürle çevrelenmiştir. Kapı alınlığındaki yanyana dizilmiş kaval silmeli üç
bölümlü panodan ortadakinde kitabe yer almaktadır. Kitabe levhası ile basık
kemer arasında madalyon içerisinde taştan on yapraklı bir çiçek motifi vardır.

Kapı açıklığından geçilen “dershane” mekânı kare planlı olup, prizmatik üçgenlerle geçilen kubbe ile örtülüdür. Dershane mekânının iki yandaki
küçük mekânlara açılan birer kapısı vardır.

Bu dikdörtgen biçimli açıklıklar dışında mekân kapısının iki yanında yer alan birer pencere ile de revaka açılmaktadır. Yan mekânlara açılan kapılardan hemen sonra, zemin seviyesi 45 cm. yükseklikte oluşmaktadır.

İçten bütün duvar yüzeyleri sıva ile kaplı olan mekânın aydınlatılması, altışar alt ve üst pencere ile sağlanmıştır. Bu pencereler dışında kasnakta, dört yönde eksen üzerine rast gelen kemerli pencereler de bulunmaktadır.

Yapının içinde dikdörtgen alt pencerelerin alınlıklarında ve yan mekânlara açılan kapıların üzerinde, kalem işiyle lotus, palmet ve kıvrık dallardan
oluşan bir süsleme görülür.

Bu süslemede zemin kırmızı, motifler beyaz, dış kanatlar siyahtır. Duvarlarda, zeminden yaklaşık 2 m. yükseklikte, iki sıra palmetten oluşan bir süsleme şeridi daha görülmektedir. Bu kuşak yapı içini dolaşmaktadır.

Medrese 1966 yılında onarım görmüştür. Bugün kütüphane olarak
kullanılmaktadır. Bu tamirde bütün kapılar, pencereler değiştirilmiştir. Yapı-
nın içindeki bütün yüzeyler sıvanmıştır. Birçok taş çürütülerek değiştirilmiş,
düzgün hale getirilmiştir. Söveler “köfeki” den konulmuştur. Yalnız “dershane” kapısı orijinal bırakılmıştır.

TACÜ’N-NİSA SULTAN HATUN TÜRBESİ:

Türbe, külliye içerisinde, İshak Paşa Camii’nin güneybatısında yer almaktadır. İnşa kitabesi bulunmayan türbenin vakfiyesinden edinilen bilgilere göre, İshak Paşa’nın Eşi Tacü’n-Nisa Sultan için yapıldığını öğreniyoruz.

Vakfiyede geçen diğer bir bilgi yardımıyla adı geçen yapının, vakfiye tarihi
olan 891 H./1486 M. tarihinde mevcut olduğu belirlenmiştir.
Altıgen planlı türbe, içten pandantiflerle geçilen basık bir kubbe ile örtülüdür. Ali Saim Ülgen’de medrese planında “dershane” odasının geçiş sistemlerini pandantif olarak gösterilmiştir. Ülgen, medrese planının çiziminde, dershane mekânından batıdaki mekâna açılan kapıyı göstermiştir.

Türkiye’de Vakıf Abideler ve Eski Eserler, IV, s.125. 28 Vakfiye’de “Tacü’n-nisa Hatun türbesine bir dirhem yerine bir buçuk dirhem verilmesi” kaydı vardır.E.H. Ayverdi, kabrin orijinalinde caminin güneyinde olduğunu, 1937 yılında bu türbenin içine taşındığını belirtmektedir.

Tuğla malzeme ile meydan getirilmiş olan bu tür kirpi saçak özellikle 15. yy’da Bursa’da yapılmış cami ve mescitlerde yoğun olarak kullanılmıştır.

Prof. Dr. Yaşar Selçuk ŞENER

Uluslararası İnegöl Tarihi ve Kültürü Sempozyumu-1