Recep Akakuş'un köşe yazısı.

Bursa-İnegöl arasında yer alan Ulular Derbendi’nin en kritik yerinde ve Deliçay üzerinde kurulan Aksu Nahiyesi, 1640’ lı yıllarda -Evliya Çelebi’nin ifdesiyle-İnegöl Voyvodalığı’na şirin bir yerleşim merkezidir. Çiçek ve Samit dedeler tarafından Haymana’dan getirilen çadır halkı, burada iskân edilmiş ve bu yöre, Çiçek ve Samit dedeler tarafından imar edilerek şenlendirilmiştir.

Bu iki zatın teşebbüsleri ile yörede “dutadurluk =dutluk” adıyla anılan geniş dut bahçeleri yetiştirilmiş ve İnegöl coğrafyasında ipek böcekçiliğinin ilk adımı atılmıştır. Eşkiyanın kol gezdiği bu yörede Çiçek ve Samit dedeler, güvenliğin sağlanmasına yardımcı oldukları gibi Pekmez Alanı ve Umut Alanı adıyla anılan yerlerde verimli ziraat çalışmaları da yapmışlardır.Yörede dut bahçelerinin yetiştirilmesi, İnegöl coğrafyasında ipek böçekçiliği yapılmasının alt yapısnı oluşturmuştur. Çiçek ve Samit dedelerin gerçekleştirdiği başarılı çalışmalar sonunda ipek böcekçiliği, İnegöl coğrafyasına aktarılmıştır. Ardından da-özellikle-Tanzimat sonrası yıllarda İnegöl coğrafyasında geniş dut bahçeleri oluşturulmuş ve İnegöl Kasaba merkezinde İpek böceklerinin yetiştirilmesi için yüksek tavanlı havâdâr böcekhaneler inşa edilmiş ve de üretilen kozaların satışı için de İnegöl’ de bir Koza Hanı binası inşa edilmiştir.

40-45 gün içinde yoğun bir emek sarfedilerek yetiştirilen ipek böcekleri, kısa bir süre içinde satılıp kozaların ipliğe dönüştürülmesi zarûridir. Bu nedenle ipek böceği tohumlarının piyasaya sürülmesi ve bu tohumların, böcek şekline dönüştürülmesi için 24 saat kesintisiz dut yaprağı ile beslenmesi gerektiğinden çok sıkı bir mesâiyi ön görmektedir. Bu nedenle ipek böçekçiliği, hem ekonomik yönden güçlü ve hem de nüfusça kalabalık bir âile ortamı istemektedir.

Zira yeterli dut bahçelerine sahip olmak gerektiği gibi tavanı yüksek dolayısı ile hava ve de oksijeni bol yüksek tavanlı bir böcekhaneye de sahip olma gereği vardır.Ayrıca böyle bir ortamda 24 saat kesintisiz mesâî harcanması gerekli görülmektedir. İnegöl’de en yüksek binaların, “Böcekhâne” olarak inşa edildiği gözlenmiştir.1839 yılında ilân edilen Tanzimat sonrasında İnegöl coğrafyasında çok geniş ölçüde ipek böcekçiliği yapılmış; Cerrah ve Yenice beldelerinde ipekli kumaş dokuma tezgahları kurulmuştur. İpekli dokuma geleneği çok eski yıllardan bu yana gelmiş olmalı ki Cerrah ve Yenice beldeleri civarında yer alan eski bazı Rum köyleri arasında, Eleni ve Hereke isimlerine rastlanmıştır. “Hereke” adının Türkçemize, yün işlemede kullanılan “Öreke” ye dönüştürülmüş olduğu da unutulmamalıdır.

İNEGÖL’ DE BESİ HAYVANCILIĞI VE TAVUKHANELER: İnegöl coğrafyasında 1960 yılı başlarına kadar, İnegöl coğrafyasındaki ekonomik yapı, tarım ve ziraate dayalı bir ekonomik yapı iken 1960 sonrası yıllarda İnegöl coğrafyasındaki ekonomik yapı, hızla değişerek sanayî ekonomisine dönüşmüştür.Öncelikle ağaç sanayiî, süratle gelişmiş, marangozluktan sandalyacılığa, sandalyacılıktan koltukçuluğa ve ardından Osmanbey Caddesi’nin doğusunda yer alan çayır alanda önce; “Küçük Sanayî Bölgesi”nin ardından da “Büyük Sanayî Bölgesi”nin kuruluşuna ge- çilmiş ve bu sanayî bölgesinde tüm Türkiye pazarlarına sunulacak kapasite ve de kalitede mobilya üretimi, gerçekleşirilmiştir. Ağaç sanayinin gelişmesiyle birlikte İnegöl, yurt içinden ve yurt dışından yapılan büyük bir göç dalgasına maruz kalmıştır.Bu sebepten 1950’li yıllarda 6-7 mahalleden ibaret olan İnegöl nüfusu, hızla artmış; çevresinde yer alan tüm çayırlar parsellenerek arsaya dönüşmüş ve mücavir alanlar dahi belediye sınırları içine alınarak imar ve iskâna açılmıştır. Böylece; fetih sonrasında 1299 yılında tek bir mahal leden ibaret olan İnegöl, 2000’li yıllara gelindiğinde 26 mahalle olmuştur.Gerçekleşen bu sosyal gelişme ve de yapılanma sonrasında İnegöl çevresinde tabiî mer’a ve çayırlar kalmadığından tabiî ortamlardada hayvan yetiştirme imkânı kalmadığından 1960’lı yıllardan itibaren

İnegöl coğrafyasında hem sığır cinsi ve hem de keçi-koyun cinsi hayvanların, besi çiftliklerinde yetiştirilmesine başlanmıştır. Bu amaçla değişik yörelerde besi çiftliklerinin kurulduğuna şahit olunmaktadır. Kurulan ve de işletilen besi çiftliklerine paralel olarak İnegöl coğrafyasında tavuk –besi çiftlikleri de kurulmuştur. Tavuk besi çiftliklerinin bir kısmı, yumurta üretimine yönelik olarak faaliyet gösterirken bir kısmı da et-tavukçuluğuna yönelik olarak üretim faâliyeti içine girmişlerdir. İnegöl coğrafyasında enteğre tavukhane tesisleri, İnegöl yakınında Yiğit Köy’ de kurulmuştur. Türk-Japon ortaklığı ile üretim yapan bu tesisler, İnegöl- ekonomisine büyük katkı sağlamaktadır

RECEP AKAKUŞ HOCANIN ESERİNDEN

DÜZENLEYİP YAYINA HAZIRLAYAN

AYHAN BAYRAKTAR