Recep Akakuş'un köşe yazısı.

İnegöl coğrafyasında fetih sonrasından itibaren ağırlıklı olarak hayvancılık yapılmıştır. Yenice Beldesi merkez olmak üzere; Ahî Dağı yöresinde küçükbaş hayvan yetiştirilirken Adabînî=Alanyurt merkezli yörede de kara sığırı adı verilen dana ve inek cinsi büyükbaş hayvan yetiştirilmiştir. Bu nedenle bazı vakfiye kayıtlarnda bu köye, sığırtmaçlı adı verilmiştir.

At-oğlanları ismi ile anılan Cerrah Beldesi’nde ise Osmanlı ordusunun ihtiyaç duyduğu at ve katır cinsi binek hayvanlarının yetiştirilip eğitildiği bilinmektedir. İnegöl coğrafyasının ova bölümünde Alibey Köyü, merkez olmak üzere; su-sığırı adı verilen camus ve manda cinsi büyük baş hayvan yetiştirilmiştir ki bu köyün tahrir defterlerinde eski ismi, “Su-sığırlık” olarak geçmektedir.

Açıkça görülüyor ki tarihî süreçte İnegöl coğrafyasında hem büyük ve hem de küçükbaş hayvan bol miktarda yetiştirilmiştir. Özellikle yılın üç mevsiminde yarı göl haline glen İnegöl Ovası, camus ve manda yetiştieciliği açısından son derece uyğun bir ortam oluşturmuştur. Zira bu cins hayvanlar, sulak ve batak yerlerde çok rahat beslenmekte ve de barınmaktadırlar. Evliya Çelebi, 1640 ve 1670 yıllarında İnegöl coğrafyasından geçtiği sırada onun en çok dikkatini çeken husus, İnegöl’ün manda yoğurdu, kaymağı, beyaz ekmeği ve de al yanaklı güzel kızları olmuştur. İnegöl Kasabası’nın dört bir yanı sulak çayır olduğu için bu çayırlar, manda sürüleri ile dolmuştur.

1950’li yıllara gelindiğinde bile İnegöl’de her evde üç-dört başmanda sığırı bulunmakta idi. Hüdâvendiğar Sultan I. Murad (1361-1389) devrinde Ankara, Bursa Bey Sarayı genel sekreteri Kızıl Murad oğlu Aksungur tarafından ikinci defa Osmanlı hâkimiyetine alınınca Ankara ve çevresinde yaşayan Ahî Geleneği’ne bağlı bir kısım aşiretler, İnegöl coğrafyasına aktarılarak bunlar, Ahî Dağı yöresine iskân olunmuşlardır. Günümüzde Kestel İlçesi olarak bilinen yerleşim alanına da kitle halinde ahîler, iskân olunduğu için burası, “Ahî Karyesi” adını almıştır.

İnegöl coğrafyasında Geyikli Baba’nın şahsında temsil olunan kırsal kültürün ve Bâbî Geleneği’nin yanı sıra Akbıyık Sultan Ahmed Şemseddin Efendi’nin şahsında temsil olunan şehir ve esnaf kültürüne dayalı Ahî Geleneği de İnegöl coğrafyasına intikal eylemiştir. Hüdâvendğâr Sultan I. Murad (1361-1389) devrinde İnegöl coğrafyasına Ahî Geleneği de yerleşmeye başlamıştır. İshak Paşa, 1486 tarihli vakfiyesinde İnegöl’ de inşa ettirmiş olduğu bu imarette yapılacak bütün hizmetlerin, âzâdlılarından oluşan ve tahrir defterlerinde “ishakpaşa cemaati” veya “ehl-i vezâif ” olarak nitelenen sanat ve ticaret erbabına bıraktığı için İnegöl coğrafyasında debbâğlık ve de dericilik sanatı, süratle gelişmiştir.

Bedre Deresi’nden ayrılan ve günümüzde “Uzun Sokak” adıyla anılan yol güzergahından geçen bir su kanalının iki tarafına tabakhane tesisleri kurulmuştur. Söz konusu bu su kanalı, ”Tabakhâne - Deresi” haline getirilince; İnegöl coğrafyasında güclü bir dericilik sanatı ve buna bağlı olarak da çarık ve ayakkabı imâlâtı, başlamıştır.

Tanzimât ve Birinci Meşrûtiyet (1839-1578) devirlerinde yapılan idârî ve ekonokik yapılanmalar esnâsında; Günümüzdeki “Su Yolu Caddesi” ile “Osmanbey Caddesi “Bedre Deresi’nin tabiî yatağı iken, değiştirilmiş ve daha doğuda açılan yeni bir kanal ile Mesûdiye Köyü üzerinden Zındancık mevkiinde Koca Dere’ye bağlanmıştır. Bu arada aynı yörede ikinci bir kanal açılarak (ki günümüzde bu kanalın yeri, Büyük Sanayi Bölgesinde yer alan Ertuğrul Gazi Caddesi’dir. ) bu yeni kanal, “Tabakhane-Deresi” haline getirilmiş ve Uzun Sokak’taki ilk tabakhaneler, buraya aktarılmıştır.

Bedre Dersi’nin İnegöl Ovası’na indiği yerden itibaren açılan ikinci bir su kanalı ile de İnegöl belediye başkanlarından Nuri Doğrul’un değirmeni’ne su verilmiştir. Aynı yıllarda Hocaköy Deresi de “Ali Ağa Deresi” adı verilen bir kanal ile Akdere’ye = Cerrah Deresi’ne bağlanmıştır.

Bu iki derenin birleşmesi ile oluşan yeni dereye de “Kalburt Deresi” adı verilmiştir. Ali Ağa Deresi’nden alınan bir su kanalı ile de Kavaklaraltı Parkı’nın yakınıda yer alan Şakir Bey’in değirmeni çalıştırılmıştır

RECEP AKAKUŞ HOCANIN ESERİNDEN

DÜZENLEYİP YAYINA HAZIRLAYAN

AYHAN BAYRAKTAR