Bir şehre varmadan önce onun ismi oraya gidermiş. Bir defasında onu karşılamak için Nişabur’da 4.000 kişi yollara çıkmış.
Bir defasında da hadis meclisinde ise onu dinleyen 20.000 insan olduğu anlatılıyor kitaplarda.
Bu rakamlar bize o vakitlerde hadislere değer veren kıymetli bir toplumu işaret ediyor.
Belki kültürel anlamda bu gün bizim de oluşturmamız gereken budur. Temeline sürekli harç atmamız lazım gelen şeydir bu.
Hazreti Peygamber (sav) aşkıyla yaşayan, onun örnek hayatını öğrenmek ve kendi hayatını, o sözlerin işaret ettiği istikamette yön vermek isteyen bir gönüllüler ordusu oluşturmaktır.
İnsan evladının en büyük özelliğinden biri de etkilenmesidir.
Kendinden büyük, güzel, iyi, bilgili, ahlaklı, karakterli insanların hayatını öğrendiği zaman gönlünün o tarafa yöneldiğini fark etmesi gecikmez.
Çünkü temiz fıtratlı insan bunları duyunca sıcak çöllerde suya kavuşmuş insana benzer. Hemen kana kana içer doyasıya.
İmam Buhari ile yol yürümek; onun üstün zekası üzerine methiyeler dizmek, ezberlediği hadis sayısı karşısında hayretle gözlerimizi açmak, demek değildir.
Eğer burada takılırsak magazinsel bilgilerle yetiniyoruz demektir.
Hiçbir şey yapamıyorsak İmam Buhari’nin muhtasar bir hadis kitabını okuyup artık her bir kelimeye hürmetle ve saygıyla nazar etmemiz gerekir.
Hz. Peygamber (sav)’i tanımak ve gün içinde yaptıklarımızı onun sözleri ile biçimlendirmek olmalıdır niyetimiz.
Yani İmamı Buhari’nin hayatını satır satır öğrenmek, güçlü hafızası ile alakalı rakamları ezberlemek bir kitabın kapağını açmak gibidir ancak.
İnsanlar içinden peygamberler göndererek onları doğru yola sevk eden, sonra da o yollar unutulmasın diye büyük alimler var eden Cenab-ı Allah'ın rızasını kazanmaktır nihai hedefimiz.
Eğer bu noktayı ıskalarsak sanırım boşa kürek çekmiş oluruz.
Elimizde tuttuğumuz kitabın satırları arasından da birkaç cümle aktaralım:
İbn-i Hacer Askalanî: “Gök kubbe altında Resulullah (sav)’ın hadislerini Buhari’den daha iyi bilen birini görmedim. "
Buhari'nin şöyle dediği anlatılır: Amr Bin Ali el-Fellas'ın talebeleri bana bir hadis sordular. Ben de o hadisi bilmediğimi söyledim. Onlar benden ayrıldıktan sonra el-Fellas’a gitmişler ve demişler ki "Biz Buhari’ye bir hadis sorduk. O da bilmiyorum, dedi. Demek ki onun da bilmediği hadis de varmış."
Bunun üzerine Amr Bin Ali el-Fellas: "Buhari’nin bilmediği hadis, hadis değildir." diye cevap vermiş.
AHMET TAŞTAN